Tokat/Almus- Akarçay Köyü, 53 yaşında.
“16 yaşında evlendikten sonra hayatım karardı. Alkolik bir koca, ondan sonra, hayatla mücadele. Sabahlara kadar el işi yap kanaviçe yap. Bu işaret parmağım ondan eğildi. Kocaya muhtaç olma diye, o içki parası yapacak, ama sen kendi evinin ihtiyacını karşılayacaksın. 18 sene böyle geçti. Kasım 18 sene sonra trafik kazasında öldü, sonra da bambaşka bir mücadele başladı. Hem ana hem baba olma mücadelesi. Sürüne sürüne çocukları evlendir, yerleştir. Yaşım oldu 53 aha, bundan sonra ne yaşayacağım ki? Hep çocuklar, babaları gibi olmasınlar, okusunlar, hayata güzel atılsınlar, kendim yemedim onlar yesin, kendim giymedim onlar giysin. Hep böyle, kimsenin hiçbir şeyinde gözleri olmasın diye. Bizim orda kimse kimsenin içkisine, namazına karışmaz. Nedir? Yeter ki iyi insan olsunlar, dayanışsınlar, bilsinler yan yana durmasını. Biz çocuklarımıza bunu öğrettik. Çalsınlar, oynasınlar, söylesinler. Şenliği seviyoruz biz. Kasım, Eren saz çalmaya heveslenmiyor diye bir gün bir bağırdı. Sazı eline verdi oturtturdu aşağı, şu şu şekilde benim elime bak diye. Her gün çalışacaksın diye tembihledi. Kasım coğrafya öğretmenliğinin yanı sıra TRT’ye girmişti uzun yıllar. Sonra TRT’nin müdürü değişince ya çengicilik yap ya memurluk demişler, o da memurluğu seçmişti o dönem. Çok pişman oldu sonra, valla. Kasım saz öğretti Onur’a da Eren’e de, müzisyenlik de ordan gelir. Böyle işte analık babalık, yeni yeni babaannelik dedelik. Evet, hayatım bu. ”
Tokat/Almus- Akarçay Köyü, at age 53.
“My life turned into a nightmare when I got married when I was 16. An alcoholic husband, after that, a lifelong struggle. working on crosstiching and handworks untill the morning. See, my index finger got bent and deformed because of that. To be independent, because he spends all of the money from work into alcohol, but you have a home to manage and take care of. Kasım died 18 years later in a car accident, after the accident started a whole new struggle. Being a mother and a father to two kids. Got the kids married, and settled them with countless struggles. Look at me now I’m 53, how can I catch up with life now, this late? Always children first, for them not to be like their father, to go to school, embrace life and all its obstacles. I didn’t eat, so they could eat more, I didn’t get new dresses so they could have more. Always, so that they won’t have eyes in other peoples’ lives and feel secure. In my village no one interferes with each others’ alcohol or religion. Why? What’s important is that they come to be good people at heart, know how to stand up for and together with friends, help out each other. This is what we try to teach our kids. To make music, play, sing. We like festive gatherings. One day Kasım yelled at Eren because he wasn’t eager to play saz. He made him hold the saz, sat him down and taught him by showing how to play each chord. He made sure Eren practiced every day. Along with being a geography teacher, Kasım played bağlama at TRT for many years. Afterwards, when TRT got a new manager they told him, “Eather be a civil servant or a musician”. He chose to be a civil servant, which he regretted later. So Kasım taught saz to Onur and Eren, the music love comes from there. So like this, being a mother and a father, only recently also a grandmother and grandfather. Yes, this is my life.”