1889’da Paris’te gerçekleşen Dünya Fuarı’nın ziyaretçileri, yeni inşa edilmiş Eyfel Kulesi’nin gölgesi altında fuar alanına girdi. İçeri girdiklerinde Annie Oakley’in efsane atıcılığını kanıtladığı Buffalo Bill’s Wild West isimli gösteriyle nefesleri kesilebilir ya da Bastille’in heybetini seyre dalabilirlerdi. Bu görsel şölenin ortasında, Hardtmuth Pencil isimli Çek bir üretici belki daha az dramatik ama kesinlikle daha etkili bir yenilikle aradan sıyrıldı. Son ürünü, tüm kurşun kalemler gibi ahşap koruyucuya sarılmış grafitten oluşuyordu ama bir noktada ayrışıyordu. Hardtmuth’un “lüks kurşun kalem”leri sarıydı. (Bu kalemler de 1900’lü yıllarda ortaya çıkacak pembe silgiler gibi pazarı etkisi altına alacaktı.)

6d913dd59c7647057a84aed231e79cd7--retro-advertising-vintage-advertisements

1889’dan önce yüksek kalite kurşun kalemler doğal renginde bırakılır ve sadece cilalanırdı. Üreticiler kurşun kalemleri yalnızca ahşabın kusurlarını örtmek için boyarlardı. Bu nedenle de genellikle mor, kırmızı, bordo ya da siyah gibi koyu renkler kullanılırdı.

Ancak Hardtmuth, ahşabından ziyade grafitin kalitesiyle öne çıkmanın bir yolunu arıyordu. Duke Üniversitesi profesörü ve The Pencil: A History of Design and Circumstance kitabının yazarı Henry Petroski, bunun sebebini “Uzun süre en iyi grafit batıdan, özellikle de İngiltere’den geldi,” diye açıklıyor. (İlk grafit, sarı kurşun kalemler ortaya çıkmadan çok önce 1564’te İngiltere Borrowdale’da keşfedildi.) İngiltere’deki grafit kaynağı sonunda tükendi ve çok geçmeden “Sibirya’da yeni ve kaliteli bir kaynak bulundu.”

Sarı, grafitin kökenini ve kalitesini vurguluyordu

Hardtmuth da dahil olmak üzere bir dizi üretici grafitlerini Çin’le sınır komşusu olan ve Rusya’nın büyük bölümünü kaplayan Sibirya’dan temin etti. Bu coğrafi yakınlık Hardtmuth’un pazarlama stratejisi için kilit bir önem taşıyordu.

Sarı, Çin’de uzun bir süredir imparatorluğun himayesindeydi. Çin medeniyetinin atası kabul edilen efsanevi hükümdar “Sarı İmparator” olarak bilinirdi. Yüzlerce yıl boyunca sadece imparatorluk ailesinin sarı giymesine izin verildi. Sarı tonları mutluluk, ihtişam ve bilgeliği temsil ediyordu.

Hardtmuth grafitin coğrafi kökenini vurgulamak, Çin’le ilişkilerini güçlendirmek, dolayısıyla da kazanç sağlamak için sarıda karar kıldı.

Hardtmuth bu noktayı daha da vurgulamak için sarı kurşun kalemlere İngiliz kraliyet tacındaki dünyaca ünlü elmasa referansla Koh-I-Noor satırını ekledi. Petroski, Koh-I-Noor ismi kalemin içindeki grafitin kalitesini vurgulamak için özellikle seçildi,” diyor. Çok popüler olan sarı kurşun kalemlerden sonra şirket de adını “Koh-I-Noor Hardtmuth” olarak değiştirdi.

d7hftxdivxxvm.cloudfront

Koh-I-Noor Hardtmuth, sarı kurşun kalemleri ürettikten sonra Faber ve Dixon Ticonderoga da hemen arkalarından geldi. Petroski, “Rakip üreticiler de sarı kurşun kalemler yaptı ve içlerindeki grafitlerin aynı derecede kaliteli olduğunu vurgulamak için oryantal isimler vermeye başladı,” diyor.

İşe de yaramıştı. 20. yüzyılın ortalarında Faber tarafından yürütülen bir deneyde, şirket deney grubuna yarısı sarı yarısı yeşil olmak üzere eşit kalitede bin kurşun kalem dağıttı. Yeşil olanlar kalitesiz olduğu gerekçesiyle toplu olarak iade edildi.

Elbette günümüzde bütün kurşun kalemler sarıya boyalı değil. Çoğu kalem bir şirket logosunun veya spor kulübünün renklerinde hatta uçlu kalemler söz konusuysa renksiz. Ama bilinen haliyle kurşun kalem, Google görsellerde arattığınızda çıkan veya ilkokul anılarınızdaki kalemler, 19. yüzyıldaki kurşun kalem üreticilerinin aldıkları pazarlama kararları sebebiyle sarıdır.

Kaynak: Vesaire 

Orjinal kaynak: Artsy

Bunları da Sevebilirsiniz

İlkyaz ile her ay öncelikli olarak üç genç yazarı tanıtıyoruz sizlere. Bir öykü veya birkaç şiirden oluşacak bu eserleri İlkyaz gönüllüleri olarak İngilizce’ye çeviriyor ve dünya kamuoyuyla tanıştırmak için çabalıyoruz. Nisan ayı boyunca seçilen yazarları ve yazılarından alıntıları aşağıda bulabilirsiniz! Seçtiğimiz isimlerin yazılarını her ay dünyanın farklı bir yerinde konumlanan PEN merkezinden biri o ülkenin …

Share

TUĞBA ESEN – AGOS ztugbaesen@gmail.com Haziran ayında Agos’ta yayımlanan bir söyleşiye ‘Az düşünüp çok üreten sanatçılar çağı’ başlığını atmıştık. SALT Araştırma ve Programlar Direktörü Vasıf Kortun’la, ‘Ofsayt ama Gol!’ başlıklı e-yayın üzerine yaptığımız söyleşiden çıkan bu tespit, o gün bugündür kafamızı kurcalıyor. Günümüz sanatçıları yapıtlarının üretim sürecine ağırlık verip, düşünceye ve tartışmaya ayırmaları gereken zamandan …

Share

      Benim adım Efluna. Mesleğim gereği bugüne kadar her türden bombayı imha ettim. Ama daha çok, gizlice etrafıma yerleştirilen ve ben anlayıncaya kadar çoktan patlayıveren insan bombalarını imha etmekle uğraştım. Nasıl zor iş bilemezsiniz. Hem onların kabloları görünür yerlerde de değil. Yanlış düzenekle uğraştığınızda ya siz de onlarla birlikte atomlarınıza ayrılırsınız ya da patlamaktan daha beter …

Share
Önceki / Previous Sezai Karakoç: Mona Rosa
Sonraki / Next Fanzin Apartmanı- Hızlı Hızlı Fanzin Muhabbeti