Bir anahtarcı tüccar varmış. Bu tüccarın ismi Mikuy’muş. Mikuy bir gülden sihirli bir anahtar yapmış. Mikuy’un bir de kızı varmış adı Rose’muş.
Bu Rose’un gül gibi dudakları, nehir gibi gözleri, kar gibi teni ve melek gibi yüreği varmış. Tüccar, kızı 18 yaşına geldiğinde, anahtarı ona verecekmiş. Yıllar su gibi akıp geçmiş ve kızı büyümüş. Tüccar Rose’a demiş ki, T: Kızım sonunda 18 yaşında bastın, bu senindir kızım. K: Baba, ne kadar teşekkür etsem azdır, baba. Babası kıza anahtarı verdiği anda kızın hayatı bir maceraya döner.
Once upon a time there lived a merchant and a key holder. This merchant’s name was Mikuy. Mikuy made a magic key out of a rose. Mikuy also had a daughter named Rose.
Rose had lips like petals, eyes like the river, skin like snow and a heart like an angel. The merchant was to give the magic key to her
when she turns 18. Years went by like water and the girl grew older. The merchant said to Rose, M: Mygirl, you are 18 at last, this key is yours my girl. The girl said, R: Dad, thank you very much, dad. From the moment Rose received the key, her life turns into an adventure.