1827’de şiirleri derlenip “Tamerlane” başlığıyla basıldığında, Edgar Allan Poe henüz 19 yaşına girmemişti. Anadili İngilizce olup, İngilizce yazan genç yazarlar göz önüne alındığında, her yönüyle yüzyılının en etkileyici ve nitelikli basılmış işlerinden olduğu rahatlıkla söylenebilir. Orijinal haliyle Tamerlane 17 bölümden oluşup, 406 dize barındırıyordu. Daha sonra yeniden yazılıp, üzerine çalışıldıktan sonra, 1845’de, 23 bölüm ve 243 dize haline gelmişti. Giriş yazısı olarak 11 madde eklenmiştir, fakat bu yazı daha sonraki baskıların hiçbirinde bir daha görülmemiştir. Poe’nun edebiyatını bilen ve araştıran bir eleştirmen, “Yapısal olarak farklılık göstermiş olsa da, Tamerlane’in daha sonraki baskıları, okurun hayal gücüne yer vermiş ve 1827 Tamerlane’ine göre elmizdeki şiir, özünde çok da değişiklik göstermemiştir.” demiştir.
Tamamı 9 şiirden oluşan bu derlemeden 3’ü değişiklikler göstererek, yazarın seçkisi olarak başka koleksiyonlara eklenmiştir. Geri kalan 6 şiir ise kitap halinde bir daha basılmamıştır. Daha sonraları bu şiirler, Tamerlane’in ilk versiyonlarından birkaç alıntı ile beraber bir dergiye ait “Edgar Poe’nun Bilinmeyen Şiirleri” isimli makalenin bir parçası olarak (yanlış kullanımla ve bu sebeple pek değersiz bir biçimde) 1876’da John H. Ingram ‘ın yardımıyla yayınlanmıştır. Türkçe’de daha önce yayımlanmayan şiiri yayın editörümüz Ege Dündar’ın çevirisiyle paylaşıyoruz:
Ölülerin Ruhları
Ruhun kendini kimsesiz bulacak-
Bir başına tüm devranda– bilinmez
Nedeni– fakat yakında kimse yok yine de gözetecek
Mahremiyet vaktini.
Suskun ol o ıssızlıkta,
Ki bu bir yalnızlık değildir – durgun ol ki sonra
Ölülerin ruhları, senin nezdinde yaşamın ayaklarında duranlar
Yeniden,
Bu kez ölümle sarsınlar çevreni ve vasiyetleri
Gölgelesin seni – sakin ol
Çünkü berrak olsa da gece, kaşlarını çatacak;
Ve yıldızlar aşağıya bakmayacaklar
Karanlık cennetteki tahtlarından
Bir aydınlıklara, fanilere umut olurcasına.
Ancak sönük, kızıl göz küreleri,
Sanki bir yanma ve ateşlenme
Gibi gelecek kuruyan yüreğine
Sarılacak sanki sana, sıkıca, sonsuza dek.
Fakat seni de bırakacak, her yıldız gibi
Şafağın ışığında, uzağa
Uçacak senden- ve sırra kadem basacak:
-ama- zannedilir ki defedilemez insan.
Tanrının nefesi sükunet içinde;
Ve de sis tepelerin üzerinde
Yaz melteminde, kesiksiz
Cezbedecek seni –bir işaret olarak,
Ve de bir sembol sende sır kalacak.
İngilizce orijinalinden çeviren: Ege Dündar
In 1827, when the little “Tamerlane” booklet was thus modestly ushered into the world, Edgar Allen Poe had not yet attained his nineteenth year. Both in promise and in actual performance, it may claim to rank as the most remarkable production that any English-speaking and English-writing poet of this century has published in his teens.
In this earliest form of it the poem which gives its chief title to the little volume is divided into seventeen sections, of irregular length, containing a total of 406 lines. “Tamerlane” was afterwards remodelled and rewritten, from beginning to end, and in its final form, as it appeared in the author’s edition of 1845, is divided into twenty-three sections, containing a total of 243 lines. Eleven explanatory prose notes are added, which disappear in all subsequent editions. A critic whose familiar acquaintance with the text of Poe gives weight to his verdict, declares that although “different in structure, and explaining some things which, in later copies, are left to the imagination, the Tamerlane of 1827 is in many parts quite equal to the present poem.”
Of the nine “Fugitive Pieces” which follow only three, and these in a somewhat altered form, were included by the author in his later collection. The remaining six have never been reprinted in book form, although they were, together with a few extracts from the earliest version of “Tamerlane,” printed (so incorrectly, however, as to be practically valueless,) in a magazine article on “The Unknown Poetry of Edgar Poe,” contributed by Mr. John H. Ingram to Belgravia for June 1876.
https://en.wikisource.org/wiki/Tamerlane_and_other_poems_(1884)#7
Spirits Of the Dead
Thy soul shall find itself alone—
Alone of all on earth—unknown
The cause—but none are near to pry
Into thine hour of secrecy.Be silent in that solitude,
Which is not loneliness—for then
The spirits of the dead, who stood
In life before thee, are again
In death around thee, and their will
Shall then o’ershadow thee—be stillFor the night, tho’ clear, shall frown;
And the stars shall look not down
From their thrones, in the dark heaven,
With light like Hope to mortals given.
But their red orbs, without beam,
To thy withering heart shall seem
As a burning, and a fever
Which would cling to thee for ever.But ’twill leave thee, as each star
In the morning light afar
Will fly thee—and vanish:
—But its thought thou canst not banish.
The breath of God will be still;
And the mist upon the hill
By that summer breeze unbroken
Shall charm thee—as a token,
And a symbol which shall be
Secrecy in thee.
Source: Poets.org and WikiSource: Tamerlane and Other Poems