Sizin Tırnaklarınıza Karşı Bizim… / Your Fıngernaıls Agaınst Our…


TÜRKÇE

çünkü ben biçimsiz yolların bekçisiydim

kanatırdım beklemeleri evlerin tenleriyle

odaları çoğaltırdım sularla, çekinerek

ezberden konuşacak kadar da yalnızdım

çünkü ben eksik kalmış bir iyiliğe benzerdim hep

 

bitsin diye durmadan harcadığınız bu ses için

bitsin diye kestiğiniz bu yarım yamalak renkleri durdurmak için

dikilirdim karşınızda bilmediğiniz bir düşle

en büyük yeteneğimdi bu benim

bir diğeri de sabahları keşfetmek

çünkü suçu üstlenmeliydi biri

çünkü suçu…

 

koparıp parmaklarımı ellerinizden

yem ederdim köpeklerinize bir mezar manzarasında

gözlerimi ölülerinizin başında oyardım

isterdim ki gördükleriniz benim gördüğüm acılar kadar olsun

çünkü ben atlardım bir boşluktan sizin uğrak yerlerinize

 

çünkü ben bilirdim bu bakır çağın yoksunluğunu

okşanacak sadece yarası olanları

bilirdim gökyüzü her bakışta bir değildir

ve yeryüzü hep kanla açtırır çiçeklerini

 

benim tenim olurdu sizin keskin dişleriniz

benim avlum olurdu bütün evlerde

oturuşum olurdu, kalkışım olurdu bahçelerde

sizin kaypak sözleriniz, yargılayıcı soluğunuz

ben bilirdim bunca şeyin arasında

mahalleleri bilirdim, taşan yüreğimi bilirdim

sustuğumda da esnaf kepenklerinin taşlanmasını

gövdenizden bilirdim

 

diyelim ki bir kere ödünç aldım sesinizi

bir kere soluğunuzu, iç çekişinizi, harflerinizi

dönerdim kuyulara, taşlara, bekleyiş pencerelerine

anneleri solgun bıraktığınız günlere dönerdim

 

sizin yine hiç kuşku yok ki tırnaklarınız olurdu

her geçen gün gövdemizi dağlayan, her geçen gün

çatılarımızda gezinen kalabalık bir sesle

her geçen gün

 

ENGLISH

’cause I was the guardian of meandering roads

I would bleed the waiting with the skin on houses

I would augment the rooms with water, hesitating

I was in such solitude that I’d speak in recitation

’cause I always resembled a deficient kindness

 

for this voice you waste to finish

to cease these half measured colors you slash to finish

I would stand before you with a dream unbeknownst you

this was my sharpest talent

alongside discovering the mornings

’cause someone had to bear the crime

cause the crime…

 

ripping my fingers off your hands

I would feed them to your dogs against a backdrop of tombstones

I would carve my eyes out at the helm of your casualties

I wished that what you see be as much as the pain I have seen

’cause I could jump through nothingness to your haunted places

 

’cause I knew the deprival of this copper age

those that only had bruises to caress

I knew that the sky is not the same at every sight

and that the earth always blooms its flowers with blood

 

your sharp teeth would turn into my skin

all the houses would carry my courtyard

my posture, the gardens would keep to my arise

your insidious promises and judging breath

I knew amidst all these things

I knew the neighborhoods and my overflowing heart

how the shatters of tradesmen are stoned when I shushed

I knew by the size of your torso

 

let’s assume for a minute

that I’ve borrowed your voice

for once, your breath, your heavy sighs and letters

I would turn to the wells, stones and the windows of waiting

I would return to the days you left mothers faded

 

you, no doubt would still have your nails

that sears our torsos each passing day,

each passing day with a roaring crowded sound

patrolling our rooftops

every passing day.

Translated with the authors approval by Ege Dündar

Bunları da Sevebilirsiniz

bir tabanca kabzası gibi iner enseme her gün sert soğuk acılı temasıyla muteber yetimlik mezar taşı yok diye resmiyet kazanamamış gayri resmi acılar musallat eden ebeveynlik serde yıkımını bekleyen çıplak bina sükûneti kapısı penceresi yok fakat yumrukları kurulu tad alma duyusu elinden alınmış bir gençlik yapma çiçeklere su vermek her umut ediş

Share

Elektronik Ufuklar Vakfı’nın (EFF) kurucularından ve ağ toplumunun öncü teorisyenlerinden John Perry Barlow, aşağıda okuyabileceğiniz 1996’da “Siber Mekanın Bağımsızlık Bildirgesi”ni dünya liderlerine ithafen yayınladığından beri, internetin bir çatışma alanı olacağı öngörülüyordu: “Endüstriyel dünyanın hükümetleri, siz etten ve çelikten yapılmış yorgun devler, ben Siber Mekan’dan, Zihnin yeni evinden geliyorum. Gelecek adına, geçmişten gelen sizlerden bizi rahat …

Share
Önceki / Previous Lauryn Hıll - Motıves and Thoughts (Lıve at Def Jam Poetry)
Sonraki / Next İlkyaz Nisan Yazıları Yayında!