Bir gün küçük yardımseverler kasabada dolaşırken yaralı bir köpeğe rastladılar.
Ayşe:
-“Ay! Yaralanmış, haydi yardım edelim,” demiş.
İdil:
-“Yakınımızdaki veterinere götürelim,” demiş. Herkesin onayı ile köpeği veterinere götürmüşler.
Veteriner köpeği tedavi etmiş, ilaçlarını vermis, veterinerden çıkmışlar.
Ahmet:
-“Köpeğin adı Fıstık olsun!” demiş. Kabul etmişler ve köpeği Fıstık diye çağırmaya başlamışlar. Kısa sürede
olay tüm kasabaya yayılmış. Yardıma ihtiaçları olanlar onlara giderlermiş. Onlar da yardım ederlermiş.
Bundan sonra herkese yardım edeceklerine dair söz vermişler.
One day helpful kids were wandering around the town. They ran across a wounded dog.
Ayşe said:
-“Oh! He is hurt, lets help him,”
İdil said:
-“There is a vet nearby, we should take him there.” Everybody agreed and they took him to the vet. The
vet cured the dog and gave all his medicine. They left the vet.
Ahmet said:
-“We should name him Fıstık!” Everybody cheered and began calling him Fıstık. Not long after, the whole
town heard Fıstık’s story. People who needed help, found them. And they helped all of them. After that
day they promised to help everyone.