Cem Güler


Cem Güler, 49 yaşında, Endüstri Mühendisi, Bursa, Gemlik’te yaşıyor.

“Mekanımı 2016 Haziran’da açtım. Öteden beri bende bir mekanım olsun düşüncesi vardı, İzmir’de üniversite okuduğum yıllardan beri. Oradaki güzel ve kaliteli mekanları görüp özeniyordum. Güzel insanlar geliyordu, kaliteli şeylerden konuşuluyordu, hoş vakit geçiyordu oralarda. Benim Gemlik’teki mekanım tabii klasik bir meyhane, güzel insanlar geliyor yine de, güzel sohbetler oluyor. İnsanlarla bir mekanın içerisinde kaynaşmak hoşuma gidiyor. Gerçekten ben şuna inanıyorum ki bir insanın tüketimden aldığı haz üretimden aldığı hazdan daha fazla olursa o hayat keyifli olmaz. Geçenlerde bir teklif geldi, mekanı satmam için bir fiyat önerdiler, kabul etmedim ben, veremesinler diye çok fazla bir fiyat istedim ama o fiyatı verirlerse de belki satmayı düşünürüm. (Gülüyor.) Ama şu anda orada olmaktan keyif duyuyorum, iş sonrası geliyorum, birkaç yudum biramı içiyorum, televizyon izleme alışkanlığım zaten çok yok, başım ağrımasın, kavga dövüş olmasın, sevmiyorum öyle şeyleri. Güzel insanlar gelsin, güzel sohbetler olsun. Farklı düşüncede de olsa dinlemeyi ve söyleşmeyi bilen insanlarla olmaktan keyif alıyorum, ama langır lungur konuşan insanlardan da uzak durmaya çalışıyorum.”

“Özgür olmadan mutlu olunmaz. Bugün herkes mutsuz. Nisan ayında Gap Turu yapmıştım –ki son yıllarda bir gezi merakı oluştu bende- galiba üçüncü günüydü, Diyarbakır’daydım. Telefonum çaldı. Açtım. Bir polis memuru… ‘Bir konuda ifadenizi almamız gerekiyor,’ dedi. Şaşırmıştım, ‘Hangi konuda, hayırdır?’ dedim. ‘Söyleyemeyiz,’ dediler. Ardından gittiğimde sosyal medya paylaşımımla ilgili olduğunu öğrendim. Yazıp çizdiklerim bazı kişilere ve kamu kurumlarına hakaret olarak algılanmış! Oysa yaptığım şey kendi sosyal medya hesabımda kendi özgürlük alanımda sadece bir durum tespiti. Bir vatandaş olarak beni temsil edenlere yaptığı hataları hatırlatmak benim görevim. Yani bunu anlatıyorum çünkü insanlar nasıl ki hatalarıyla yüzleşebildiği ölçüde insanlaşıyorsa, devletler de öyledir; devletler de hatalarıyla yüzleşebildiği ölçüde gelişirler, ilerlerler.”

“Bugün ne konuşsak aynı kapıya çıkıyor, politika konusuna. Aklıma gelmişken bununla ilgili bi’ anekdot aktarayım: İki kişi aralarında konuşuyormuş. Biri, ‘Hayat gülmeceden ibarettir,’ demiş. Öteki de tam aksine, ‘Hayatta ciddi konular var, yani gülmeye fırsat yok, bu kadar sorun varken bizim politik mücadele göstermemiz gerekir,’ demiş. Sonra önemli fikir adamı Bernard Shaw’a gitmişler. Demişler ki, ‘Ya üstat, biz böyle böyle düşünüyoruz, ama anlaşamadık aramızda, siz ne dersiniz?’ Demiş ki: ‘Gülmecesiz bir hayat kabul edilemez, dolayısıyla hayatın gülünebilecek yanlarını bulabilmek insanı insan yapan bir meziyettir. Ancaaak!,’ demiş, ‘Hayat gülmeceden ibaret değildir. Hayatta mücadele edilmesi gereken anlamlar vardır. O anlamları bulup çıkartıp onun uğruna mücadele edecek olan da insandır. Önemli olan bu dengeyi bulabilmektir.’ Yani ben de buna gelmek istiyorum. Hayatın gezilecek, keyif alınacak yanları fazlasıyla var; ancak bir taraftan da insan olmamızın sebepleri üzerine düşünerek varoluşumuzdan bir amaç çıkarmamız, o uğurda da mücadele etmekten korkmamamız lazım.”

“İnternet çağındayız. Sosyal medya mesela, bugün çok büyük bir güç. Elbette birçok yalan ve çarpık bilgi de dönüyor ama sosyal medya özellikle bizim gibi ülkeler için önemli. Çünkü geleneksel medya artık gerçeklerden beslenmiyor, halkın gerçeğiyle medyanın gerçeği farklı, o yüzden halk n’apıyor, sosyal medyaya yöneliyor. Aleni yalanlara karnımız tok. Sosyal medyada sansürsüz doğrular var. Gençleri de kutlamak lazım, iyi götürüyorlar bu işi. Özellikle gençler adına umutluyum çünkü bakıyorum, eğitim bu denli dinselleşmesine rağmen genç nüfüsun tercihleri, izlenen politikanın ters teptiğini gösteriyor. Yani gençlere dayatmak istedikleri sistemi, bir kabuğu, bir elbiseyi gençler kabul etmiyor, yırtıyor bu elbiseyi, daha özgür bir dünyada, daha özgür bir ülkede yaşamak istiyorlar. Dolayısıyla umutluyum, umutlu olmak istiyorum.”

Bunları da Sevebilirsiniz

Metinlerini Mehmet Barış Albayrak’ın yazdığı, resimlerini ise Gonca Mine Çelik’in çizdiği Kırmızı Top, Ernst Blochcu manada “ütopik dürtü”nün kendini sadelikle duyurduğu, insandaki kadim özgürlük düşlerini dantel gibi işleyen; ama aynı zamanda ütopik dürtüyle iç içe geçmiş distopya serpintilerinin de içinde yer aldığı, insanın tarihsel ve kültürel “kıstırılmışlığını” hesaba katan, metinsel gücünü ise gösterişe kaçmayan bir dilden …

Share

Source: YouTube Cover Photo: Pinterest 

Share

With her first and only solo album, Ms. Lauryn Hill altered the course of hip-hop and  poetry. On 1998’s The Miseducation of Lauryn Hill, she blended rap, neo-soul, and reggae into personal songs about heartbreak, philosophy, and faith—cinching her still-standing reputation as one of the most talented and versatile MCs of her era. At age 23, …

Share
Önceki / Previous Watch: Harvard Graduate Donovan Lıvıngstone's Poetıc Speech from 2016
Sonraki / Next An Aborgınıals Thoughts About Money