Edebiyat: Anıl Can Uğuz – İncire Ağıt / Lament To A Fig /Klagesang Til Fiken (Şiir)

ben bu tabuta sığmam leyla

yer altındaki güneş daha sıcak ama

beni sevmeyişlerin

kargalar gibi dizilmişken mısır tarlalarına

bir de ağzımda kum biriktirmek

müjde olur ilendiğim hayata.

ben bu tabuta sığmam leyla

botanik sarpa saracak

seni dalından bir çiçek gibi koparsam

ama ölmüşüm

düşün ki, bir balık öldürmüş kendini boğarak

ıskarta ellerle ördüğüm bu hayat

bu göz seğirmesi, bu fakir yatak

-kendi içimden çıkmak için uydurduğum af-

öldüm artık söyleyebilirim:

her şeyin kendi adı var, ne tuhaf!

ben bu tabuta sığmam leyla

içindeki her şeyin rutubet değil naftalin koktuğu evlerin

tarhana yoğrulan odalarından geçtim çok zaman

çakır akşamlarda düştüğüm çok oldu incir ağacından

bebekliğim hatrıma gelmesin diye

lehim tuttum yemişlerin sütünü ağzıma

elimi dalatsam da ısırganlara ağlaya ağlaya

-kolonya şişeleri var yahut yağlı sabunlar-

yatkındım kağıtla soba tutuşturmaya.

ben bu tabuta sığmam leyla

gücenik büyüdüm anneme

söylemedim, sırnaşıktı kuruntuya

evhamı büyütmek ne kolay – anne kafam kaşınıyor!-

bit şampuanı yeni çıkmış o zaman

bir ıslık gibi sökülüp ödeşmenin ağzından

ırsi olduğunu kabullendim korkaklığın

anne tarafından.

ben bu tabuta sığmam leyla

babam dölüne kıymış bu gövde için

seyrek gelen neşe hatrına

– baştan savalım diye dövünen iblisi-

horoz kesmişler avluda

iğneli bir ağlamayı yapıştırıp alnına dedem

yıllarca sarmaşık kavrulmuş o sofrayı

bayramlık mendiliyle silmiş

iri tedbirler konmuş şişman yanaklarıma.

ben bu tabuta sığmam leyla

eşarplı bohçacılar tanıdım ben

-sakızlarını almaya korktuğum-

cami avlusuna saklandım

çanak çömlek patladı, ses çıkacak sandım

almanca biliyor sandım anneannem

velespit deyince bisikletime

akşamüstleri iğde çaldım

kerpiç duvarlara tırmandım kaçarken

çok didindim; yedikulede tek taş bile yıkamadım

ben bu tabuta sığmam leyla

şimdi yemişle dolu bu sini

sırtıma dökülen kaçak çay

üzerimde kalan bu hıdrellez isi

allah sandığım dolunay

bu kurum kokusu

arsız güvelerin yediği mor yeleğimi

ören annemin bu iki numara şişi

benimle birlikte gömülmek ister!

daha sesinden yavru kuşlar yapacaktım hem

-açları gördükçe kursağından utanan-

peygamberler orada geziniyor, biliyorum

seni anlattığım dinler

onların anlamayacağı kadar pagan

vampirler de işi bırakacaktı boynunu öptüğüm gün:

belki birazcık dirilirim leyla

beni yıkayacak kadar ağlarsan.

Edebiyat +: Laris Polat (İllüstrasyon- Anıl Can Uğuz’dan ilhamla)

Laris Polat (Ilüstrasyon)
Laris Polat’ın diğer çalışmalarına göz atmak için: www.larispolat.com

Laris Polat (Ilüstrasyon)
Laris Polat’ın diğer çalışmalarına göz atmak için: www.larispolat.com

Bunları da Sevebilirsiniz

For December we reached out to Carles Torner, executive director at PEN International. He prepared a reading list for young writers, here we go! 1. Bejan Matur / Al Seu Desert “I am deeply moved by the poetry of Bejan Matur. I first read her poems in English translation, until an anthology was translated into …

Share

Pawel Kuczynskı, a truly brıllıant satırical artıst, ıs consıdered to be one of the most ınfluentıal contemporary artısts ın hıs genre. Having been awarded more than 100 prizes and distinctions (as well as the “Eryk” prize by the Association of Polish Cartoonists in 2005) this newly discovered cartoonist is the observer of reality. Pawel Kuczynski, who was born …

Share

Solda, Sait Faik Abasıyanık. (Bu görsel Sait Faik Müzesi’nin arşivinden alınmıştır.) Kasım 1906’da dünyaya gözlerini açmış ünlü hikayecimiz Sait Faik Abasıyanık. Yazmaya her ne kadar şiir ile başlamış olsa da asıl ününü ilk öyküsüne borçlu, kısa ve hüzünlü bir öykü bu, adı İpekli Mendil. Henüz tazecik gençken lise sıralarını doldurduğu Bursa Erkek Lisesi’nde, edebiyat öğretmeninin verdiği ödev üzerine yazdığı bu öykünün onun yazın yaşamının ilk ve önemli bir basamağı olacağını o …

Share
Önceki / Previous Uyku / Sleep
Sonraki / Next İsmail Palıt + Kalthoum Abdullah