Edebiyat: İsmail Palıt – Düşünüş / To Think / Réflexion

Cennet sanıp girsen içine,
Hayal kırıklığına uğrarsın.
Çünkü apaydınlık bir beyaz değil.
Biraz gri, biraz daha mavi.

Bu bir sarmal.
Birbirine girişik yollar, eller bacaklar,
Akarsular sesler, hayatlar…
Bu bir yumak içinden çıkması imkânsız.
Bir saat yağ gibi pürüzsüz.
Bir saat, ikiyi biraz geçiyor.
Altımdaki yol durmadan gidiyor.
Sesler dikkatimi çekiyor ayrı ayrı.
Hepsini birleştirip öyle dinliyorum.
-Tik Tak Tik Tak-
Sonra da merdivenler,
Teker teker.
Yanımdan geçiyor bir insan.
Biri daha,
Biri daha.
Bir insan sürüsü bu.
En büyük sürünün bir kısmı.
Merdivenleri çıkıyorum.
-Tik Tak Tik Tak-

O kadın yarısına kadar çıkmış.
Sonra çöküp iki basamağa sığmış.
Bir eli yerde omzunun altında,
Diğeri havada, gözlerim tam üstünde.
Para dolu bu el, 2.5 Türk Lirası.

2.5 ekmek, 2.5 gün kadının avucunda.
Yetmemiş olsa gerek o el hala havada.
Kadının gözleri dimdik yerde.
Görüyor mu?
Görüyor gibi ama peki bakıyor mu?
Bakmıyor gibi.
Bekliyor kadın, her şeyi bilinçsizce yapmış gibi.
Bekliyor, sanki bilinç diye bir şey yokmuş gibi.
Bekliyor -Tik Tak Tik Tak-
Kadının avucunda 3 Lira, 3 ekmek, 3 gün.
Ve 5 Lira.
Ve 10.

O iki basamak da durmuyor altımda uzun.
Geçip gidiyorum.
Artık kadın yok, sanki hiç olmadı.
Nerede düşünürsem orada artık…

Düşünüyorum.

Bir saat, 12’ye biraz kalmış.
Çarşamba yavaş yavaş kalkmaya başlamış oturduğu yerden;
Kızılay’ın upuzun çiçeğinden.
Ve perşembe geliyor uzaktan,
Bir haftadır yolda, yorulmuş.
Kadın da kalkıyor yerinden, çarşambanın peşine.
Avucunu sayıyor yeterince ekmek.

Kadının gözleri otobüste, bu sefer bakıyor.
Kadının ağzı evde, hala konuşmuyor.

Çocuklar etrafta koşturuyor,
Sadece koşturuyor.
Çocuklar ki her şeyden habersiz,
Çocuklar gerçekten edepsiz.
Dinliyor Kadın, tüm sesleri birleştirmiş.
-Tik Tak Tik Tak-
Karanlığa bakıyor gözleri.
Sanki bir şeyler görüyor.
Gördükleri görmeyi istedikleri değil.

Kadın uyuşmuş duruyor, hiç umudu kalmamış gibi,
Duruyor, sanki umut diye bir şey yokmuş gibi.
O gece son kez kapanıyor kadının gözleri.
O gözler ki,
Cennet sanıp girsen içine,
Hayal kırıklığına uğrarsın.
Çünkü apaydınlık bir beyaz değil.
Biraz gri, biraz daha mavi.

Edebiyat +: Kolaj Sanatçısı ve Grafik Tasarımcı Kalthoum Abdullah

1991 yılında doğdu. Plato Meslek Yüksekokulu’nda Grafik Tasarım bölümünde öğrenim gördü. Halen freelancer grafik tasarımcısı olarak çalışmaya devam ediyor. Kendisini daha çok dijital/basılı kolajlarla ifade eden ve bu yönde kitap kapakları da tasarlayan sanatçı çalışmalarını oluştururken edebiyat zeminini sıkça kullanıyor.

Bunları da Sevebilirsiniz

Kendine çarpan küçük kız O an çarparak kendi dönen dumanında Çırpınışı çünkü son arı kuşunun Yaşamın sökük ipliğinde Oyalanıyorum Neden sökülmüş neden Ve görkemli dizeler yazsam belki Yardımcı olamaz argın kimliğime Su titrek hep, Göğ antik çağ’da kalmış gözümde Toprağı bulamıyorum Tanrı’m Bu yüzden kahve rengini seviyorum. Tozuttu o zihin savurdu beden atomlarını, damıttı deliliği …

Share

Sevgi de mi satılık raflarda? Bulunması çok kolay lakin pahalı mı? Ya da cebinde beş meteliği olan insanın bile ulaşabileceği kadar ucuz mu? O yüzden mi bu denli tüketilir oldu dünya dükkanında satılık sevgiler… Bir çıkar uğruna yani. Karşılıklı sevmek bir şeyi sırf sana bir nedenden iyi gelecek diye düşlerini bile karşılıklı sevmek dünya dükkanında. …

Share

 Soğuk bir nisan gününde pencereye vuran damlaları izliyordu Ceren. Yağmur damlaları ona geçmişini hatırlatıyordu ve içini derin bir hüzün kapladı. Kahverengi gözlerinden düşen birkaç damlayı eliyle sildi. Gün henüz yeni ağarmıştı. Ceren her sabah olduğu gibi erkenden uyanıp egzersizlerini yapmıştı. Siyah kupasındaki şekersiz sabah kahvesini yudumluyordu düşünceli bir şekilde. Bundan sonra günlerinin nasıl geçeceğini merak …

Share
Önceki / Previous Uyku / Sleep
Sonraki / Next İsmail Palıt + Kalthoum Abdullah