Apartman boşluğunda yankılanıyordu,
İçeride kalan bir kuşun,
Kanat çırpışı.
Sokakta çocuklar,
Bir türlü,
Oynamaya karar veremedikleri oyunlar.
Kapımın ise göz deliği,
Sökülmüştü yerinden.
Zil çalsaydı,
Kim olduğunu bilmeden,
Azrail bile olsa davet edecektim.
Zil hiç çalmadı.
Çıkış yolu aramaktan,
Kuş yılmadı.
Yalnızlığı aşırı dozda alıp
Ölümü beklemeye koyuldum usulca.
İlaç param,
Yalnızca ona yetmekteydi.
Diğer insanlar ise gittiler.
Güzel yerleri, Denizleri, Evleri,
Gezdiler.
Gülüştüler, Bakıştılar, Dertleştiler.
Ben ise üşütürüm diye,
Korkmataydım,
Koltuklarda üstüm açık uyuyakalmaktan.
Zaman geçmek bilmezken,
Kollarımla sardım bedenimi.
Eşyalarla seviştim.
Herkes bir şeyler konuşurken,
Ben, kendimi
Duvarların dilini çözmeye verdim.
O kararsız çocuklar,
Korkardı benden.
Yalnızlık bulaşıcıdır diye öğrenmişler.
Bari hastalığımda,
Anneleri gelseydiler, aşı olup yanıma.
Ateşimi ölçseydiler.
Gelmediler.
Tencereler çorba pişirdi,
Bardaklar ıhlamur.
Dudaklarımın, en iyi dostuydu onlar.
Kaç gece geçti,
Mezarlıklar kadar sessiz.
Bundandır, kaç gece,
Mezar aradım odalarda.
Işıktan başka her şey,
Canlıydı adeta.
Saat birde bekledim hep hırsızları.
Balkonumu, pencerimi açık bıraktım.
Keşke içeri girseydiler.
Beni de çalıp götürmelerini,
Rica edecektim.
Fakat tek ses,
Yılmayan kuşun,
Karanlıkta duvarlara çarpmasından,
Başka bir şey değildi.
Yorganlara bürüdüm kendimi.
Kat kat eldivenler giydim.
Kapatıp gözlerimi,
Tenime değildiğini hissettim.
Taraklar okşadı saçlarımı.
Saç tellerimin,
Tarakta kaldığı yerleri,
Öptüm birer birer.
Ne zaman uzansam,
Şiirler okudu yastığım, kulaklarıma.
Sıkıldım sonra,
Pencerelerden uzattım kafamı.
Yaşlı birinin derili elleri,
Karşı pencerede.
Eşyalar korktu gideceğimden.
Beni içeri çağırıp,
Perdeyi çekmemi söylediler.
Dinlemedim.
Başka alemden bir şeydi gördüklerim.
Siz hiç, bir sepetin idam edildiğini,
Gördünüz mü?
O derili eller,
Aşağı sarkıtıp ipi,
Bir sepeti asmaktaydı.
Aşağıda, başında kasketli bir adam,
Ölü sepetin üzerine,
Çiçek yerine,
Süt ve gazete koymaktaydı.
Bu sefer ben korktum.
Eşyalar ve duvarlar teselli ettiler.
Mendiller, gözyaşlarımı sildiler.
Neyse ki sonunda çocuklar,
Körebe oynamaya karar verdiler.
Kuş yıldı.
Duvarlara bulaşan kan izleri akarken,
Kırılmış kanatlarıyla yere yığıldı.
İlk kez zil çaldı.
Kim olduğunu bilmeden,
Açtım kapıyı.
Yalnızlığı aşırı dozda alıp
Ölümü bekleyişim, bitmişti.
Zira gelen,
Azraildi.