Şairinin Sustuğu Yerden / From Where the Poet Is Sushed


TÜRKÇE

Uzandım usulca cigarama;
Yavan ömrüme katık.
Ben o gün öldüm gülüm,
Bir daha ölmem artık…
Metin Altıok

I.

yaşam ağacımdan bir yaprak daha düşüyor
siluetini gözlerimin aynasından siliyorum
ruj izlerin yakamda kan lekesi, dudaklarımda nar inadı
deniz kıyılarına dikilen kumdan kaleler gibi
ürpertim, her dalgada çözülüyor
bedenimi eskiciler bile almıyor
ne yükte ağır / ne pahada!
bunca zamandır taşınmışlığı da boşuna
ne tarafa çeksem yırtılacak gibi yüreğim

II.

sorular sordum, cevaplar doğurdum
saçlarınla ilmek ilmek ördüğün
gömleği çıkardım
hatırlıyorum, rüzgâr vardı
tepemizde kuşlar, biraz da yosun kokusu
bıraksak tepemize yıkılacaktı deniz
korkuyordun
vapurları çalışmayınca! İstanbul tenhalaşıyor
ne tarafa çeksem birleşecek gibi iki yakası

III.

beynime çakılan paslı çividir: aşk
bedenime marangoz: sözcükler
damarlarımda tetanos gelgitleri
ellerimde gözlerimi hecelere diktiğim iğneler
güneş ve ay iki ayrı noktada, iki farklı karaltı
sokaklardan geçiyorum
esaret nefesimde çürüyor
ömrümün miladıdır: Homeros ve şiir
bundandır alfabelere duyduğum saygı
ve harflere hürmet edişim
şairinin sustuğu yerden! yırtılıyor bir şiir
kağıtların da canları var
ve onlar da yanıyorlar
artık! tuttuğun yerden yırtılacak yüreğim

 

ENGLISH

 

I reached for my cigarette gently;
Additive to my arid lifetime.
That day I passed away my rose,
I won’t die once more…
Metin Altıok*

I.
Another leaf falls off my tree of life
I wipe your silhouette from the mirror of my eyes
Traces of your lipstick, bloodstains on my lapel, persistent pomegranate on my lips
Like castles of sand rising from seashores
My shivering, unraveled at each wave
Even ragman won’t deal my body
Neither heavy in weight / nor value!
Carried all this time in vain
My heart as though it would tear wherever I pull

II.
I asked questions, gave birth to answers
Took off the shirt you sewed
With your hair stich by stich
I remember well, the wind was high
Birds all above us, some scent of moss
The sea would crumble on us if we let it be
You were afraid
When it’s ferries are off duty! Istanbul gets desolate
It’s two sides as though they would coalesce wherever I pull

III.
Love: a rusty nail hammered in my brain
Words: carpenters to my body
In my veins the ebb and tides of tetanus
In my hands the pins I use to sew my eyes to syllables
The sun and the moon in two separate points, two distinct, dark silhouettes
I pass by the streets

Captivity rots in my breath
Homeros and poetry: my life’s milestone
This is why I respect the alphebets
And revere the letters
From where it’s poet is sushed! Another poem rips
Papers have spirits too
And they too burn
Ever after! My heart will tear from where you hold

*Metin Altıok (March 14, 1940 – July 9, 1993) a renown Turkish poet of Alevi faith, who – together
with 34 other intellectuals and artists, mostly of Alevi descent – fell victim to the 1993 Sivas massacre.

Translated with the author’s approval by Ege Dündar

Bunları da Sevebilirsiniz

Biri psikolojik romanlarıyla tanınan meşhur lakabıyla Server Bedii, Diğeri Kan kanseri(Lösem) hastalığına yakalanmış ama edebiyat hayallerinden asla vazgeçmeyen cesur yürekli Sedat. Yolları koyu bir sohbette bir fincan kahveyle 40 yıllık hatra dönüşüyor. 2020 Karaman Sedat: Aktekke caminin uzun ağaçları üzerimizi gölgelerken kahveleri akıl etmemiz çok iyi oldu değil mi? Peyami Safa: Ah! kesinlikle güzel kardeşim. …

Share

Ankara: İyi kalpli üvey ana* 20’li yıllarda yayınlanan bir dergiden aldığım görselden de takip edilebileceği gibi, sağda görülen, frapan kıyafetli, açık tenli, Batılı bir çehreye sahip İstanbul iğdiş edici, eril iktidarı sarsacak ve edilginleştirici ama aynı zamanda cezbedici bir femme fatal figürü olarak tasvir ediliyordu. Ankara ise Anadolu’yu temsilen mazbut görünümlü, geleneksel bir kıyafet içinde, …

Share
Önceki / Previous İÇLİ BİR ÇOCUK: TURGUT UYAR VE İLK ŞİİRİ “YÂD”
Sonraki / Next November's Wrıtıngs Are Lıve! / Ilkyaz Is Celebratıng It's Fırst Year!