Bu karanlık sokakları ne zaman geçsem yalnız başıma
Çocukluğum gelir aklıma, yanarım çocukluğuma
Sonra yürüyecek olsam o zifir gecede inatla
Kafamı çarpacağım gelir boşluğun en sert duvarına
Bilirim ki annem seslenecektir en nihayetinde
Ve koşarım bu bilinçle, anneee anneee….
Bir yer arıyorum ruhumun karmaşasına çare
Eteklerinde kar suları çağıldayan bir dağ mesela
Enginlerin uğultusunu arındıran,kulaklarımdan.
Zirvelerin en zirvesine ha bire koşmalıyım
Koşmak ki çığırından çıkarmalı bacaklarımı
Yorgunluk denen yenilgi uğramamalı bedenime
Çakalların çığlıklarına nasıl karşılık vereyim
Çıplak ayaklarımın çiğnediği çiçekler ölürken
Uzak uzak bakarken beynimdeki cümbüşe
Nereden alayım beni ben yapan ilhamı
Ki ne zaman geçsem bu sokaklardan yalnız başıma
Bilirim seslenecektir annem…
Bunları da Sevebilirsiniz

Gabrıelle Hıck: Kurşun kalemler neden hep sarıydı?
1889’da Paris’te gerçekleşen Dünya Fuarı’nın ziyaretçileri, yeni inşa edilmiş Eyfel Kulesi’nin gölgesi altında fuar alanına girdi. İçeri girdiklerinde Annie Oakley’in efsane atıcılığını kanıtladığı Buffalo Bill’s Wild West isimli gösteriyle nefesleri kesilebilir ya da Bastille’in heybetini seyre dalabilirlerdi. Bu görsel şölenin ortasında, Hardtmuth Pencil isimli Çek bir üretici belki daha az dramatik ama kesinlikle daha etkili bir yenilikle aradan sıyrıldı. Son ürünü, tüm kurşun kalemler gibi ahşap …

Kül Umudu
ellerimde küle hüküm çağ yangını bir çiçeğin coğrafya kederiyle kanıyor yapraklarımdan sızıyor söküldüğüm toprağın ahı kaç yenilgi karası daha basacak bağrına yüzümün atlasında kuruyan su yataklarını sesimde baharsız kuş ötüşleri sesim ki bir zaman doğunun esmer yüzünde dağlara yankı, çocuklara ninni direnç türküsü -kıvancını gözlerinde haykıran babalara babalar, hep mi dam suretli akıntılara gebe evlerde …