En büyük çaresizliktir sizin bu rutin tavırlarınız.
Yağmurdan sonra taşlara dikkatli basarak yürürsünüz ellerinizde şemsiyelerinizle.
Bir son bahar sabahı yüzünüze vuran rüzgarın saçlarınızı bozmasına izin vermezsiniz
Hiç toprağa değmez ayaklarınız, gözleriniz bir şiirin son harfinde kalmaz hiç…
Şarkılarda çalan son notayı, kaldırımlarda yalpalayan naif ruhları, karanlık gecedeki parlak yıldızları hissedemezsiniz. Bir iş dönüşü koltuk altına sıkıştırılmış bir somon ekmeğin nasıl alındığını, tanrının sadece adem ile havvaya acıdığını düşünmezsiniz. Yerine varmamış mektupları bilmezsiniz.
Siz alarmlarınızı kurup sabah okula,işe gider tatil gunlerinizde belediyenin sizin için ayırdığı betonlaşmış parklarda yürürsünüz.
Siz bilmezsiniz ki,evden gideceğiniz yere 5 dakika erken çıkarken biz saatin kaç olduğunu bilmeden zenka sokaklarda dans edeceğiz. Siz indirimde olan bir kıyafeti denerken, bankadan para çekerken istediginiz arabayı,evi almak için geçmişinizi ve geleceğinizi buna adarken,biz dinsiz,uyruksuz insanlarla isimlerini bilmeden tren raylarinda hiç gelmeyecek bir treni bekleyeceğiz. Siz pişmanlıklarınızı yaşarken biz geçmişi ve geleceği düşünmeden o anda olacağız. Gecesine milyarlar ödediğiniz otel odalarında uyurken, biz asfaltsız yollarda yüzümüzde gecenin lanetiyle aç kalacağız.
Biz yolun sonunu bilmeyenlerdeniz siz hiç o yolda olmayanlardan.
Biz saçlarımızı rüzgarda raks ettirenlerdeniz,
Her kaldırımda ayak izlerimizi bırakanlardan,
Biz kim olduğumuzu bilmeyenlerdenız,
Biz hissetmeyi bilen ebedi ruhlardanız.
Siz saçlarınızdaki aklarla ömrünü sayanlardansınız,
Bir şeyler kaybetmekten korktuğunuz için hayatınız boyunca parmak uçlarında yaşayacak olanlardan,
Bizim yaşanmış hayatlarımız bir gün tanrının ellerinde olacak ve siz bu cinayete şahit olup hiçbir şey yapmayanlardan olacaksınız..