TÜRKÇE
Denizin tırnaklarını kırdım
Hasta bir sahile vurdu
Sonra birkaç fikir doğurdum,
Hepsi yarım.
Elimde saçları dağınık bir yelpaze
Takunyalara aldanmış,
Boyun böceklerini gördüm.
Gökyüzü uykudayken,
Sessizliğin cemaati
Doğum sancısı çekti.
Feryadımın ebeligini izledim.

Hudutsuz bir rezillik geceyi sardı.
Plağın ağız kokusu
Yatalak romanıma bulaşıyor.
Kışlar eritiyor güreşleri
Eritip, huzurunu içiyorlar.

Rahmi nefret dolu bir mutluluk uyandı.
Ağır zamanlarla beslemişti yavrusunu.
Etekleri kanla dikilmiş bir ruh
Etten bavullarla taşındı.
Yağmurlarla kirlendi şafak
Oysa bozuk saatlerle kurulmuştu
Umut, zehirli karlarla beslendi
Bu yüzdendir yalnızların rüyası.

Dilimden peydahlanan bir düşman var içimde
Bayat acılarımın gözdesi.
Günü sobeledim saklanırken.
Gün,
Yalınayak bir asfalt çocuğuydu.

ENGLISH

I cracked the nails of the sea

They washed upon a sickened shore

Then I birthed a few ideas,

All unfinished.

 A folding fan with messy bristles in my hand 

Deceived by clogs,

I saw neck bugs.

When the sky was asleep,

The congregation of silence

Bared labour pains.

I watched the midwifery of my wailing.

 

An unbounded vileness smothered the night.

The foul breath a record

Contaminates my bedbound novel.

Winters melt away the wrestling

Melting and drinking their tranquility.

 

A happiness with a womb full of hatred rose from sleep.

She had nurtured her baby with tough times.

A soul with it’s skirts stitched by blood.

Carried in suitcases made of flesh.

The dawn got stained with rains

Although it was made of broken clocks

Hope, feeded on venemous snow 

This is why the lonesome dream.

 

There is an enemy within me, that forms on my tongue

The dearest of my stale sorrows.

I called out the day as it hid away.

The day,

Was a barefooted child of asphalt pavements.

Bunları da Sevebilirsiniz

  Adamın, yaşanan olayda hatası yoktu. Ayaklarını, iki fındık ağacı arası gibi yaydı ve bu yayılma sonrası pantolon patladı. Yaygın tabirle ‘‘apış arası’’ yırtıldı. Yedeği tarlanın ortasında bulunan bağ evinde, bir çiviye asılı halde duruyordu. Yırtılan da artık yama tutmazdı. Geçen zaman içinde çok defa elden geçmişti. Yırtılan bölgelerin sahil şeridinde, iğne tutacak kıyı kalmamıştı. …

Share

Biz bozkır çocukları, denizde yüzerek değil toz toprakla oynayarak yaşadık çocukluğumuzu… Yeşile bakarak değil kızıl toprağa bakarak öğrendik hayal kurmayı… Manzaramızda yeşil veya mavi yoktu belki, ama biz hayallerde var etmiştik o renkleri, bu yüzdendir çoğu insanın, şehirlerimizi renksiz görüşü. Ama bizim bir o kadar vazgeçmeyişimiz, inatla sevmemiz, kimsenin görmediğini görmemizdendir. Çünkü biz bozkırlılar kurak …

Share
Önceki / Previous Kaplumbağa Çobanı / Turtle Shepherd
Sonraki / Next EDİP CANSEVER VE 16 YAŞINDA KALEME ALDIĞI ŞİİRİ “AKŞAM”