Kendi Halinde Yaşar, Şapkasının Altında… Rüştü Onur


Rüştü Onur, Pusula Gazetesi, 5 Kasım 2016

Rüştü Onur, 1920 yılında Zonguldak’ın Devrek ilçesinde doğar. Lise öğrenimini, yakalandığı ince hastalık sebebiyle 1940 yılında yarım bırakmak zorunda kalır. İnce hastalığı atlatan Onur, Zonguldak Kömür İşletmesinde memrluk yapmaya başlar. Daha sonnra verem hastalığına yakalanarak tedavi için İstanbul Heybeliada sanatoryumuna götürülür. 1942 yılında iyileşerek sanatoryumdan çıkar. Fakat aynı yıl tekrar hastalanır. Salah Birsel’e bir mektubunda duygularını şöyle ifade eder:

“Bugün çok sevdiğim dünyaya doyamayacağım gibi geliyor bana. Daha koklamadığım çiçekler var, tadamadığım meyveler, havasını teneffüs edemediğim, insanlarıyla omuz omuza gezemediğim şehirler. Ve nihayet yazamadığım şiirler. Ben ölecek adam değilim Salah. Fakat bilinmez ki mukadderat.” 

(5 Haziran 1942 tarihli mektuptan-Rüştü Onur. Hazırlayan: Salah Birsel, Karşı Yayınlar. İkinci Basım: Aralık 1992: Ankara) 

Rüştü Onur, nişanlısı Mediha Sessiz ile, Milliyet Sanat, 13 Şubar 2013 

1942 yılında, Sanatoryum’da tifo tedavisi görmekte olan Mediha Sessiz ile birbirlerine aşık olurlar. Hiç vakit kaybetmeden evlenirler. Onur, İstanbul’a yerleşir. 

 

Nişanlanmasını, “Cevabımın birkaç gün gecikmesinin sebebi şudur: Nişanlandım. Sana şimdi ne söylemem lazım geldiğini maalesef bilmiyorum. İnsan, fevkalade anlarda, fevkalade bir şeyler söyleyemiyor. Sana yalnız hudutsuz memnuniyetimi söyleyebilirim. Bugün hayatımdan biraz daha memnunum. Yarın da memnun olabileceğimi sanıyorum. Kolay değil azizim. Âşık oldum piyade. Darısı dostların başına”  sözleriyle aktarır Salah Birsel’e. 

(5 Haziran 1942 tarihli mektuptan-Rüştü Onur. Hazırlayan: Salah Birsel, Karşı Yayınlar. İkinci Basım: Aralık 1992: Ankara)

Mediha’ya kuvvetli bir aşkla bağlı olan şair, eşi evliliklerinin yirmi yedinci gününde tifodan ölünce içkiye başlar. 1942 yılının ortalarında hastalığı nükseder. Henüz yirmi iki yaşındayken, Beşiktaş’ta Şair Leyla Sokak’taki evinde 2 Aralık 1942’de, eşinin vefatından yirmi beş gün sonra, akciğerinden gelen kan sebebiyle boğularak yaşamını yitirir. 

Şiirleri ve şiirleri üzerine yazılanlar, Salah Birsel tarafından Rüştü Onur (1956) adlı kitapta toplanmıştır. Kısa hayatına şiirden başka hikayeler, denemeler de sığdırmıştır. 

Rüştü Onur (sağdaki), Muzaffer Tayyip Uslu ile, Evrensel Gazetesi

Garip Akımı’nın önemli temsilcilerinden biridir. Zonguldak’ta edebiyat öğretmenliği yapan Behçet Necatigil’in, yakın arkadaşlar Rüştü Onur, Muzaffer Tayyip Uslu ve Kemal Uluser üzerinde büyük emeği vardır. 

Onur’un şiirlerinde –hayatında da olduğu gibi- yaşam ve ölüm her zaman yan yana var olmuş; Zonguldak’ın maden işçileri, denizi ve insanları onu derinden etkilemiş, şiirlerinde soluk bulmuştur. 

 

“Rüştü Onur, görünüşte daha alçak gönüllü, daha çekingendir. Belki de bu çekingenlik, şair olarak kendine güvenin, yaptığına inanmanın rahatlığından gelmektedir. Ama Muzaffer Tayyib de Rüştü Onur da daha çok dünyayı tanımanın, dünyayı tatmanın şaşkınlığı ve sevinci içindedirler. Çok şiir okumuşlardır, okumaktadırlar; sağlam sezgileri vardır. Yaşamayı severler. Delikanlılıklarının, şiiri delikanlıca sevmenin bütün tatları ve acemilikleri vardır şiirlerinde. İddiaları yoktur. Şiir okumanın ve dünyayı şiirden sevmenin verdiği rahatlıkla, kendilerini etkileyen her konuyu şiir haline getirirler. Tutsun tutmasın. Şiirleri, bir bakıma, alışılmış ölçüleriyle şiir değil bir çeşit hatıra defteri niteliğindedir; aslında bütün tatları da buradan gelir.” (Turgut Uyar)

Pusula Gazetesi, 12 Şubat 2013

Pusula Gazetesi, 12 Şubat 2013

 

    

MEMNUNİYET

 

Benden zarar gelmez

Kovanındaki arıya

Yuvasındaki kuşa.

Ben kendi halimde yaşarım,

Şapkamın altında.

Sebepsiz gülüşüm caddelerde

Memnuniyetimden.

Ve bu çılgınlık delicesine

İçimden geliyor.

Dilsiz değilim susamam,

Öyle ölüler gibi

Bu güzel dünya ortasında

 

Ve dallarımın uzunluğunca

Cümle ağaçlar benden memnun.

 

Şu zenci kadın,

Her şeye rağmen beni arzu eder

Beni düşünür.

Şu çiçek kız,

Benim için bir akşamüstü

Çiçeklerinden olmuştur.

Ve dallarımın uzunluğunca

Cümle ağaçlar benden memnun.

23 Eylül 1942,Yeni Zonguldak, 34. sayı

https://www.biyografya.com/biyografi/13125

 

Bunları da Sevebilirsiniz

Aralık ayı için ünlü yazar Özgür Mumcu’ya ulaştık ve sebepleriyle birlikte genç yazarlara tavsiye edeceği kitapları sorduk…  1. Kemal Tahir / Kurt Kanunu –İktidar oyununun acımasızlığını kavramak için ““Kurtlukta düşeni yemek kanundur” korkusunu her an enselerinde hissederek yaşayan köşeye kıstırılmış, kendileriyle ve geçmişleriyle, içinde bulundukları zamanla hesaplaşan insanları anlatıyor Kemal Tahir, Kurt Kanunu’nda. Cumhuriyetin en …

Share

Bu ay İlkyaz’ıları dosyamızla geçmişin derinlerine, dünyanın bilinen “ilkyazılarını” kaleme almış, milattan önce 2300 yılında yaşamış Sümerli bir yazarın öyküsüne uzanıyoruz. Edebiyat tarihine öncülük etmiş yazarların ilk eserlerine ışık tutan köşemizde bu kez konuğumuz dünyanın ilk yazar ve şairi Enheduanna  Enheduanna (MÖ 2285 – MÖ 2250) Akad Kralı Sargon’un ve yüksek olasılıkla Kraliçe Tashlultum’un kızı. Tarihte …

Share

In our over three years of publishing life, İlkyaz, meaning Early Spring, was able to bring to light over 300 young writers under the age of 35, some even under 15 years of age. We created collaborative ventures between writers in 14 countries, provided honorariums, amplifying their insights to around 5 thousand readers a month …

Share
Önceki / Previous What Shakespeare Actually Wrote About the Plague
Sonraki / Next Araf / Purgatory