Rüyamda bir bulut dansa kaldırıyordu beni
Gökte değildik ama
Pistimiz yalnızlara sığınak olmuş bir iskeleydi
Müziğe ihtiyacımız yoktu
En derinimize işliyordu dalgaların sesi
Sıcaktan bunalan kırgın bir çiçek gecenin ayazına bırakmıştı kendini
Neşeyle eşlik ediyorlardı bize ateş böcekleri
Peki sonsuz göğe ait bulutla mutsuz  yere ait beni buluşturan neydi?
Ruhlarımıza fısıldanan o eşsiz ezgi mi?
Yüreğimize sığamayıp gözlerimizden taşan sevgi mi?
İçinde hayallerimizin küle döndüğü ateş mi?
Elimizden kayıp giden ürkek ümitler mi?
Biz geleceğe koşmak isterken soluğumuzu kesmeye çalışan mazi mi?
Ezip geçtiğimiz toprağın altını dolduran nefesler mi?
Deli rüzgârın kucağımıza bıraktığı içli bir esinti mi?
Onun bağrından kopan güneşin bıkkın kaldırımlara yansıttığı gölgem mi?
Benim elimden kaçırdığım balonun onun kanatlarını yuva bilişi mi?
Belki de ben ve bulut aynıydık
Özümüz birdi
Onun kapısını kırıp yağan yağmur benim diktiğim fidana can verendi
Benim ona bakarak tuttuğum dilekse onun göğe tutunma sebebiydi

Bunları da Sevebilirsiniz

Bu ay İlkyaz’ıları dosyamızla geçmişin derinlerine, dünyanın bilinen “ilkyazılarını” kaleme almış, milattan önce 2300 yılında yaşamış Sümerli bir yazarın öyküsüne uzanıyoruz. Edebiyat tarihine öncülük etmiş yazarların ilk eserlerine ışık tutan köşemizde bu kez konuğumuz dünyanın ilk yazar ve şairi Enheduanna  Enheduanna (MÖ 2285 – MÖ 2250) Akad Kralı Sargon’un ve yüksek olasılıkla Kraliçe Tashlultum’un kızı. Tarihte …

Share

Sevgilim Bizi görebiliyor musun Her şeyin ötesindeyiz Aynada uçuşan perdeler Dizinde küllük ve bardak Bu ana tepsi şahid Halı da ayak izlerimiz sıcak Aynı pencerede mehtabımız Biçimsiz yalnızlığımız son buldu Şu duvardaki bibloya bak Çünkü saati indirdim Zaman bizim sadece ikimizin Şerefe rüya Şerefe yokluk

Share
Önceki / Previous MEMED EFENDİNİN DÜŞLERİ
Sonraki / Next Ebonation