NEFİSE, 13 YAŞINDAORTAOKUL SONA GİDİYOR. 

 

“Yani benim için hayat bazen zor oluyo. Şu konuda: Çünkü benim hazırlandığım bir sınav var. Sınav heyecanı benim böyle bütün vücudumu sarıyo gibi, üstüme bi sıcaklık geliyo gibi hissediyorum ve çok panik oluyorum. LGS’den bahsediyorum, 8. sınıftayım. Çok heyecanlanıyorum, ne bileyim bazen bildiğimi bile unutuyorum. Çünkü yani bizim öğretmenlerimiz bize hep der ki, bu sizin hayatınızın sınavı ve buna hazırlanmak sizin sorumluluğunuz. Bazıları da diyor ki, isterseniz siz bu sınava girebilirsiniz, eğer bu sınava girerseniz hayatınızı siz seçersiniz, girmezseniz o sizi rastgele seçer.” 

“Bazen şöyle düşünüyorum: Sanki insanlar bana fazla sorumluluk yüklüyo. Yani nasıl diyeyim ben kendimi sanki 8. sınıf öğrencisi gibi hissetmiyorum. Çok sorumluluk yüklüyorlar. Annem ameliyat oldu, durumu şimdi daha iyi Allah’a bin şükür, ama ona bakma yükümlülüğüm var, evi toplamak, bulaşık yıkamak… Yani ben zaten sabahtan akşama kadar evi topluyorum, yemek yapıyorum, o, bu, şu derken gerçekten benim dersime çok az bi zaman kalıyor. Ben yine de ders çalışmaya çalışıyorum. Tabii ki de benim babam, annem, hepsi tam olarak arkamda.” 

“Küçük kardeşlerimden yana biraz sıkıntı çekiyorum çünkü dur dedin mi durmuyorlar. Cidden hiç söz dinlemiyorlar. Niye? Çünkü onlar erkek. Çok kötü bi telefon sevdaları var, gerçekten bağımlılık yapmış onlarda. Sürekli telefon, telefon… PUBG diye bir oyun var, yani sürekli onunla oynuyorlar, sözümü dinlemiyorlar, ne annemin ne benim. Onur küçük olanı, Mehmet’e göre biraz daha durgun. Tamam bana yardım etmesinler, iş yapmasınlar, tamam onu anlarım, bari durdukları yerde dursunlar. 

“İşte o yüzden ben bazen artık bi odaya çekilip ağlamak istiyorum. Çok sorumluluk yüklüyolar bana. Yani şey hissediyorum kendimi. Kendimi her şeyden sorumlu gibi hissediyorum. Asla annemden babamdan şikayetçi değilim, onları çok seviyorum, ama dediğim gibi sürekli bir sorumluluk halindeyim. Bi şey yapılcak olsa bana yüklenecek mecburen. Neden? Çünkü sorumluluk benim, büyük benim. Ne bileyim yani çok fazla sorumluluğum varmış gibi hissediyorum, evet ev işini severek yaparım, yemeği severek yaparım, mecburiyet gibi görmem. Okuldan arkadaşlar, komşular bazen bana sen hep ders çalışıyorsun diyorlar, halbuki onlar benim ev halimi görmüyolarBi yandan ders yapmaya çalışıyorum, bi yandan temizlik yapmaya çalışıyorum. (Yanına yaklaşan küçük çocuğa bakarak) Keşke çocuk olsam!” 

“Gerçekten ben çok erken büyüdüğümü hissediyorum. Dediğim gibi ne temizlikten ne yemek yapmaktan şikayetim var, ne de başka bir şeyden. Ama bazen çok üzülüyorum, bunalıyorum, sıkılıyorum. Bazen oturup ağlamak istiyorum, kimse de dürtsün istemiyorum, bi rahat bıraksınlar istiyorum. Derslere bir yandan bakarken başım çok ağrıyor. Bir yandan kardeşlerime dert anlatmaya çalışıyorum. Çok sıkıntılı ya. Ama mesela artık bunları idare etmeye vücudum artık alışmış. Babam çok çalışıyor, onu da eve gelince yormak istemiyorum.” 

“Kendimi daha da geliştirmeye çalışıyorum. Mesela ben… Benim aslında şöyle bir düşüncem var: Mesela ben ileride Nobel Ödülü alırsam İnşallah, hedefim bu, tıp alanında almak istiyorum, genetikle ilgili, DNA araştırması yapmak istiyorum. İşte ben bu alanda Nobel Ödülü alırsam meselaben sadece ödül almış iyi bi bilim uzmanı olmak istemiyorum, ben karakter olarak da örnek olmak istiyorum, yani mesela ben öldüğümde benim arkamdan sadece Nobel Ödülü aldı desinler istemiyorum, karakteri çok iyiydi, doğruydu, düzgündü, özü çok iyi bir insandı denmek istiyorum. Ve bunun için de çabalıyorum. Hatta babama da bu konuyu açmıştım, iyi karakter olma, daha iyi dürüst olma konusunu, babam da dedi ki, ‘Aferin kızım, senden de beklenen hareket buydu zaten’, dedi. Yani beni her konuda babam destekler. Annem de destekler tabii. Ama işte ne bileyim ben bu okul konularını genelde hep babamla konuşurum. 

Bunları da Sevebilirsiniz

Kaynak: Haziran Düzkan, 5 Harfliler Bir Başkadır bize birbirini tanımayan fakat kaderin ördüğü (b)ağlarla birbirinin hayatına değen bir grup şehirli, çalışan, yalnız kadını anlatıyor. Büyük bir hayatı ya da düzeni değil, gündeliği kuran kadınlar bunlar. Temizlik yapan, yemek pişiren, çocuklarla ilgilenen, hasta bakan, duyguları çözmeye çalışan, ekranda eğlendiren, yani yaşamı kuran, diziye uygun biçimde klişeye kaçmam …

Share
Önceki / Previous NEFİSE
Sonraki / Next Rıza Türmen - İnsan Hakları ve Müzik