Yağmur sonrası toprak kokusunu ilk keşfedişimi hatırlıyorum da zihnime ve yüreğime öyle iyi gelmişti ki, bana, bedenimde gezinen cana ait birşeyler var bu kokuda demiştim. Sonra müptelası olmuş, çilingir sofralarının mezesi, bir çilekeşin izmariti gibi olmazsa olmazlarıma dahil etmiştim. Evet evet her zaman yağmayan o yağmur ve betonlar içerisinde her yağmurda kokmayan o toprağa rağmen, toprağın kokusunu.. Önceleri fırsatlar kolladım tıpkı elime geçen her kitabı kokusu hatırına burnuma yapıştırışım gibi yağmur duyduğum anda açık havayla buluşma tutkularım oluştu. Sonra hayatın akışı yağmurları dahi farkedemediğim günlere kadar evriltti hoyrat benliğimi. Kıymetini farkettiğim lakin bedelini ödeme külfetine giremediğim her şey gibi aidiyetimi unutturdu tekdüzeliğim bana. Kendimin kendime yaptığı
ilk kötülük değildi bu elbette lakin bu denli bütüncül hissettiğim bir aidiyete attığım ilk kazıktı kesin. Sonra vitamin eksikliği adıyla toprak yeme hislerim başladı ve dışsal dürtülere kadar düşmüş toprak arzuları. İşte hiyerarşik bir arzulayışın insanoğlunu hangi kademeden hangi derekeye düşürebildiğini o zihinsel süreçte anladım. Ve ondan sonra bütünsel bir aidiyet hissedebildiğim kıymetlerim için mücadeleyi onur saydım. Hiyerarşik bir diyaloğun muhatabı dahi yapmadım. Zira ‘hepiniz Ademden geldiniz, Adem de topraktan’ sözünün muhatabı olmak da aidiyetimin bir parçasıydı, gideceğim yere olan inancım da.. Bil ey dünya! Ne tamamen sana aidim ne bütünüyle senden ayrı, lakin beni bilirsin benim dilediklerimden gayrı..
Bunları da Sevebilirsiniz

İki Yolcu
Her şey bir lisanla başladı İnsan insana bir lisanla çiçek açtı Şehirden iki yolcu çıktı yollara Yol dediysem, sınırları belli değil Sınır koymak yakışmazdı onlara İnsan ait olmadığı yerde buldu aradığını Ben aradım mı bulduğumu? Satılmış özgürlüklerimden vazgeçtim Hoş, hiç gözüm olmamıştı Dolaştığım mezarlıklarda buldum huzuru Sen dipsiz kuyular, çakmak çakmak gözler Üstü …

Yoksun
Tepiniyorum kelimelerimin üstünde Canlarını çıkarırcasına, acımadan Hepsi bana ait, benden ırak Yetmiyor tesellilere edebi süslemeler Mutluklarda ise yok kelimelere yer Issız bir göle düşen taş misali Kaygı yağmurlarının altında yıkanıyorum Yapayalnızım, etrafımda hiç ışık yok Ellerimden tutuyor sevgililerim, durmadan konuşuyor dostlarım ben kendi yaptığım bir kutuya sıkışmış, bundan müzdarip dertlerimi anlatabilecek dilin kendisinden yok – …

Şiirde Biçim ve Anlam Sorunu
Mehmet Fidan “ŞİİR BİR KUMAŞ GİBİ İPLİK İPLİK ÇÖZÜLEBİLİR…” “Özü fırtına olan şiirde, her imge bir tufan yaratmalıdır. Eğer gerçeküstücü yöntem uyarınca kederli budalalıklar yazıyorsanız, ortaya çıkacak olan yalnızca kederli budalalıklardır.“ Louis Aragon “Kumaşın kalitesini anlamak için koca bir topu açmak düşmez elbette; daha ilk yazdıklarından, ilk ip uçlarından bellidir şair. Ama bunun aksi de …