gölgelerin kıvrımlarında kalmış makûs maskeler
dirilmeden, kavi ruhun intihallerine uğramadan düştüler
düştüler çünkü harbin son sireni esaretle çaldı
insanlık bunu ipek böceklerine sarılırken anladı
sarıldılar ipeği diri bir kadının boynuna
o an harp, özlemi oğlundan çevirecek aklı andırırdı
vicdana iman etmiş aklı
yurdu, ufku, kuşku pusulalarından arınık bir aklı
bilgeler sarp sapaklıkların seçkin tayları
gittikçe sığınak erbablığı yapan uzun ve iri taylar
kanyonların beklenen soyluları mıdır
“düşünmek henüz intihar sayılmaz”
bu sav örüntüleriyle bertaraf etmiş sloganları
hiçbir us nişanesi bu denli zümrüt değil
bir nesil yahut kara bir nergis
iradesiz toprağa muhtaç değil