Bu ay İlkyaz’ıları dosyamızla geçmişin derinlerine, dünyanın bilinen “ilkyazılarını” kaleme almış, milattan önce 2300 yılında yaşamış Sümerli bir yazarın öyküsüne uzanıyoruz. Edebiyat tarihine öncülük etmiş yazarların ilk eserlerine ışık tutan köşemizde bu kez konuğumuz dünyanın ilk yazar ve şairi Enheduanna
Enheduanna (MÖ 2285 – MÖ 2250) Akad Kralı Sargon’un ve yüksek olasılıkla Kraliçe Tashlultum’un kızı. Tarihte bilinen ilk kadın şair ve yazar, hatta bazı kaynaklara göre ilk şair ve yazardır. Sümerlerin aşk tanrıçası İnanna’ya adadığı lirik şiirleriyle ünlüdür. Babası Kral Sargon tarafından Ur şehrindeki Ay Tanrısı Nanna’nın (Sin) Ekişnugal tapınağına başrahibe olarak görevlendirilmiştir. İsmi Gök Tanrısı An’ın başrahibesi veya Tanrı Nannar’ın eşi anlamına gelmektedir. Hece hece Sümerce karşılığı ise En-hedu-anna: En;(Başrahibe veya Başrahip), hedu; (gurur ve övünç kaynağı), ana; (..cennetin) şeklindedir.
Enheduanna, yaşadığı dönemde erkek tanrıların ve erkek egemenliğin tüm hayatı kontrol altına aldığı Ortadoğu coğrafyasında, Enheduanna kadınların ilk bilinen sesi oldu, kendi kendini imparator ilan eden babası Kral I. Sargon’un hükümdarlığını takdis eden Büyük Rahibe ve halkın saygısını kazanmış bir bürokrattı. Binlerce yıl önce hayatımıza kattığı öykülerin anısı, günümüzde bile popüler kültürün birçok alanını etkilemeye devam ediyor…
“Ben, Enheduanna…”
Diyerek büyük bir devrime imza atmış oluyordu. Çünkü; o güne dek yazarı bilinmeyen binlerce dua, şiir ya da şarkı, Enhedunna’nın ardından zamanla anonimlikten çıkmış, kim olduğu bilinen insanların eserleri haline gelmesine sebep olmuş bir yazardı. Evet o bilinen Dünya’nın ilk kadın yazarıydı, ayrıca bilinen Dünya’daki ilk yazardı. Yazıp söylediği (yapılan kazılarda kendisine ait lire benzer telli çalgısı da bulunmuş) ilahileri ile aktarılan “siyasi ve dini gerçekler”, Enheduanna’nın bir şair ve bir peygamber olarak övgü kazanmasına yol açmıştı, ayrıca Enheduanna, kayıtlara geçen ilk kadın şairdi. Sümer ve Akad’ın kült ibadetlerinde, dil kullanımında ve farklı geleneklerinde iki alanı birleştiren rolü sebebiyle bazı önemi manevi liderler arasında yer aldı; gerçekten çok başarılı bir kadındı, Kral Sargon’un kızı Enheduanna…
Sümer tarihini incelerken Muazzez İlmiye Çığ’a göre, Enheduanna’nın kocasının sürekli kendisini aşağıladığından yakındığını ve basit kadın olduğunu, hatta herkesle yattığını söylermiş. Başrahibenin bu göreviydi o zamanlar ve aslına bakarsanız, eşi de bu durumu bilerek evlenmiş olmalıydı. Sonra, ne değişti? Erkeklik onuru mu kabardı? Yoksa, tiksindi mi? Ama bir kralın kızı ve yöneticiydi eşi. İktidar hırsı, ne ağırlıklar üstlendiriyormuş.
“Onun kompozisyonları, modern zamanlarda yeniden keşfedilmesine rağmen, yüzyıllar boyunca dilek duası modelleri biçiminde yaşamaya devam etti. Babilliler aracılığıyla, İbranice yazılan İncil’i ve Yunan Homeros’un ilahilerini ve dualarını etkilemiş ve ilham kaynağı olmuşlardı. Tarih boyunca ismi bilinen ilk edebi yazar olan Enheduanna’nın sürmekte olan yankıları, erken Hıristiyan kilisesinin ruhbanları tarafından da işitilmişti.”
Paul Kriwaczek
Enheduanna Tanrılar ya da Tanrıçalar için yazdığı yazılar, şiirler ve ilahlar da şunu gördüm; ikilemli anlatımlar mevcuttu. Yani aşk şiirlerine de benzeyen birçok satır vardı. Acaba o, içten Tanrı ve Tanrıçalara mı yalnız yazmıştı? Bu ihtimal de elbette mümkün. Kişisel hayal kırıklıklarını ve umutlarını, dinine bağlılığını, savaşa verdiği yanıtı ve yaşadığı dünya hakkındaki duygularını yansıtan (bilindiği kadarıyla) kırk iki şiir yazmıştı. Tarzı oldukça kişisel ve doğrudandı. Peki, ya birlikte olduğu bazı gençlere de hissiyat edindiyse… Peki, kocasına aşk sözleri de yer ettiyse… Bu durumu değiştirirdi, diye düşünüyorum. İlahi aşk, diye günümüze kadar gelen bir terim mevcut nitekim. Ayrıca onun eserlerinin estetiği ve güzelliği bir yana, Mezopotamya teolojisi üzerindeki etkisi oldukça derindi. Enheduanna, daha zengin bir sanat anlayışı oluşturmak üzere Sümer ve Akad inançlarını sentezlemiş, Tanrıları ülkenin insanlarıyla daha yakın bir hale getirmişti.
Edebi yönü gibi yaşamı da çok dikkat çekiciydi. Babası tarafından verilen görevleri yerine hem en iyi şekilde getirmiş, hem de yazılı eserlerinde Mezopotomya Tanrılarının doğasını ve insanların ‘ilahi’ algısını geliştirmişti. Babasının kimi kaynaklarca 34 şehri fethederek ele geçirdiğini ve bu şehirlerden en önemlilerinden biri Ur şehrini, babası Sargon’un egemenliğini kabul etmesi için görevlendirilmişti. Görev yükümlülüğü çok ağırdı onun. Halkın dini yönelimlerini kontrol altında tutmak için şehrin tapınak kompleksini organize etti ve tapınağı yönetmeye başladı. Daha sonra, Lugal-Ane adındaki bir Sümer isyancının başlattığı ayaklanmaya karşı direndi ve onu yenerek sürgüne yolladı. Çok güçleniyordu, ama şehirde ayaklanmalar artıyor ve arttıkça da sürekli başarılı olması gerekiyordu. Babası için iktidarı açısından, hele hele politik anlamda o kadar hassas bir dönemde, kızı güven ve başarı verse de mücadeleleri sırasında sürgüne de zorlanmış fakat sonunda geri dönmeyi başarmıştır. Dört bin üçyüz yıldan fazla zaman öncesinda yaşayan Enheduanna, yalnızca tarihi kayıtlar değil, aynı zamanda Ur’da onun görüntüsünü taşıyan büyük bir taş disk bulundu. Onun sayesinde ailesi Sümerlerde, siyasi büyük kazanımlara sahip oldu.
Tapınakta kadınların eğitimi ve yazarların yetiştirilmesi işleri ile okuma-yazma gücü, güçlü bir elit kesimle sınırlı olduğu için, yazarlık ve sanat seçkinlerin sahip olduğu ayrıcalıklardı. Ay Tanrısı Nanna hakkındaki düşünceleri, onu daha derin ve daha sempatik bir karakter haline getirip ve İnanna’yı yerel bir Tanrıçadan “Cennetin Kraliçesi” konumuna kadar yükseltmişti. Bu iki ismi eserleri aracılığıyla dönüştürdü ve eskisinden çok daha merhametli halde göründüler; bunlar, zaman içerisinde sadece Sümerler veya Akadlar için değil, bölgedeki tüm insanlar için birer Tanrı veya Tanrıça konumuna yükseldiler. Ay rahibesi olan bu yazarın asıl görevleri devlet işleriyle sınırlı değildi. Ay Tanrısı Nanna ve eşi Ningal’in rahibesi olarak kendisi ve çalışanlarının görevleri; farklı evrelerindeki astronomik kayıtların tutulması gibi işleri, bir ritüel olarak heykelleri temizlemek ve onlara kıyafetler hazırlamak, heykellere temas etmeden yanlarında yıkanmak, hayvan adaklar sunmak, çalışmak, mücevherat ve diğer materyaller temin etmekti, hatta tarımsal girişim üzerinde çalışıyordu. Ay takvimi bulunuyordu; tarım, gün, ay ve yılın parçalarını belirleyerek gerçekleştirilirdi. “Heduanna”, gökyüzü, en parlak veya aydınlık görünümüyle ay için kullanılan bir tanım olan “cennetin süslemesi” anlamına geliyordu.
Dünyanın tanınan ilk yazarı ve şairi bilinen Sümerli Enheduenna’nın kil tabletlerden toparlanan iki eserini İngilizce’den çevirisiyle paylaşıyoruz sizlerle!
Tapınak İlahisi 7
İngilizcesinden Çeviren: Ege Dündar
Ninhursag’ın Kesh tapınağı,
Yüce azimli Kesh
Bütün cennet ve dünya içinde
Sen surete biçim veren yersin
Korku salan heybetli, zehirli bir yılan gibi
Ah Dağların Kadını/Leydis. Ninhursag’ın hanedanı
Korkunç bir mevkiye kurulmuş
Ah Keshilahi Aratta gibi
İçin karanlık ve derin bir rahim
Dışınsa sivriliyor herseyin üzerinden
Azametli olan
Vahşi toprakların muazzam aslanı yüksek toprakları dolanan
Muzazzam dağ
Sihirli sözler düğümledi seni yerine
İçeride ışık solgun, soluk
Ay ışığı dahi (Nanna’nın ışığı) giremiyor içeri
Sadece Nintur, Doğum’un Kadını/leydisi
Güzel kılıyor içini
Ah Kesh’in hanedanı
Doğurganlığın tuğlası
Senin tapınağının kulesi süslenmiş lacivert taşlı bir taçla
Senin prensesin
Sessizliğin Prensesi
Yanılmaz/Şaşmaz/Muhakkak heybetli Kadını/Leydisi Göklerin
O ki ne zaman konuşsa cennet sarsılır
Açık ağzıyla kükrer o
Aruru. Enlil’in kız kardeşi
Ah Kesh’in hanedanı,
Bu evi senin aydınlık mevkine kurdu,
Ve makamını/koltuğunu/tahtını senin kürsüne yerleştirdi
İngilizce orjinali:
Temple Hymn 7
translation by Betty De Shong Meador
The Kesh Temple of Ninhursag The Lofty
high-lying Kesh
in all heaven and earth you are the form-shaping place
spreading fear like a great poisonous snake
O Lady of the Mountains Ninhursag’s house
built on a terrifying site
O Kesh like holy Aratta
inside is a womb dark and deep
your outside towers over all
imposing one
great lion of the wildlands stalking the high plains
great mountain
incantations fixed you in place
inside the light is dim
even moonlight (Nanna’s light) does not enter
only Nintur Lady Birth
makes it beautiful
O house of Kesh
the brick of birthgiving
your temple tower adorned with a lapis lazuli crown
your princess
Princess of Silence
unfailing great Lady of Heaven
when she speaks heaven shakes
open-mouthed she roars
Aruru sister of Enlil
O house of Kesh
has built this house on your radiant site
and placed her seat upon your dais
İnanna ve Ebih
Çeviren: Ayten Mutlu
Sana tapınılmayan dağlarda
bitkiler lanetlidir.
Sensin her şeyin azametini küle çeviren.
Kanlı yaşlar döker nehirler senin için,
ve insanlar içmeye su bulamaz.
Dağların kolları sana bend olur
kendi ahenkleriyle.
Sağlıklı genç adamlar saf tutarlar önünde
kendi ahenkleriyle.
Dans eden şehir fırtınalarla dolar,
genç adamları sürüp önüne, tutsağın kılar.***
Günün ışıkları yaklaşıyor
Benim üzerimdeki ışık yok oluyor
Gölge ışığa yaklaşıyor
Ve kum fırtınası gibi onu kaplayacak
Benim tatlı sesim bozuldu
Bana zevk veren her şey toza döndü
Ey Sin! Göğün kralı! Bana ne yaptı bu Luganane?
An’a söyle. İnana beni kurtarsın!
O, Lugananne’nin erkekliğini alsın!
Dağlar ve tufan onun elinde, o beni ve şehri titretti
Ona söyle, kalbi benim için sakinleşsin!
Ben Enheduanna ona bir dua adayayım…
Göz yaşlarımı tatlı bir içki gibi İnanna için akıtayım,
Ona bir selam edeyim.
Kaynakça
–Gündem Arşivi: Dünyanın İlk Yazarı, “Ay Rahibesi” Enheduanna