EDEBİYAT = Hüseyin Babacan – Kırmızı Kuşak

Karanlık, derin bir karanlık bu.

Ansızın duvarlardan başıma geçen derin sarsıntı. Çatlaklarda kış uykusu. 

Yalnız gecenin haşin homurtusu. 

Gözyaşı bir iki üç sayması zor. 

Garip bir ziyafet telaşı, dur, ne olur dur. Ellerinde sopalarla yıldırımlar çakıyor. 

Yağmur tek pençesiyle yer yüzüne vuruyor, 

Bu yıldırımlar vuran tufan beni de kurtarsa ne olur. Dur! Ne olursun dur. 

Durmazsan eğer, 

Hayallerim yanar, kül olur. 

 

Gaz kokusu nereden burnuma vurdu. 

Nerden geliyor bu kolonya, bu limon kokusu. Hop dur, ansızın otur. 

Bu çığlık da neyin nesi? 

Damarlarımı titreten bu, hangi kıyametin sesi? 

 

Kara kavruk tenlere güneş parıltısı. Nasırlı elleri aşık curası. 

Dur yiğidim gitme otur, 

Belki bu yangın oturursan durulur. 

Yalık köpekler çimenlere bastı basacak, Gece tedirgin, düşlerde kırık heceler. 

Bu kadar soğuk olmasa belki benim de uykum gelir. 

Dur, ne olursun dur. Durmazsan eğer. 

Karanlık hayallerime düğüm olur 

 

Kanatlar üzerimden çekildi çekilecek, Elimden kayıyor şefkat yuvası. 

Kırmızı bir kuşağa sarılıp da belim. Dur lütfen, sıkma elimi. 

Sıkarsan eğer ölürüm. Dur, ne olursun dur, Durmazsan eğer, 

Bu sıcak yaz akşamı kış olur. 

Belim bir kırmızı kuşakla vurulur. 

 

Bahçede saman balyası. Yüzümde gençlik hatırası. Dur ne olursun dur. 

Size gelin düğün, Bana gelir düğüm olur. Dur ne olursun dur 

Gözümde yaşım, pembe yanaklarım. Çocuksu bakışlarım kaybolur. 

Eli sopalı yıldırım beni korkutur. Ne olursunuz durun artık. 

Alın belimden şu kırmızı kuşağı. Çekin şu beyaz örtüyü üzerimden. Korkarım sizden hepinizden! 

Durun lütfen. 

İlle de durmayacaksanız eğer, Oyuncaklarımı verin bana. 

 

Bırakın balyadan bir sap koparayım. Bırakın son kez yatağımda uyuyayım. Sonra kuşağımı dolayıp da boynuma, Tedirgin bakışlarla, 

Söz aranıza karışırım. 

Hem böyle homurdanmam da. Bari bu gece durun, 

Yağmur geçsin. 

Eli sopalı yıldırımlar, küçük ayaklarıma değmesin. Durun ne olur, 

Bu gece daha kendim olayım Sonra hep sizin. 

Bana bir gece daha verin. 

Bir gece daha çocuk olayım. Sonra gelirim. 

Beş, en fazla yüz dakika sonra, 

Alkışlarınızın, hesaplarınızın aralarından sıyrılırım. Durun, ne olursunuz durun… 

Son çocuk gecem. 

Bu gece çocuk yarın gelinim, 

Sabaha kınaya boyanacak sıska ellerim Korkuyorum, delice korkuyorum, 

Lütfen! 

İzin verin. 

Yağmur geçince gelirim. 

 

Hüseyin Babacan :

 

Ben Hüseyin Babacan, 1998’in Kasım’ında doğmuşum, en öz hali ile yazmaya kuşkusuz
aşığım, öte yandan resim yapmaya da öyle ve öğrenmeye de aşığım. Bir yandan devam
etmekte olan üniversite ve sanat hayatımı sürdürüyor, bir yandan da ruhumun ve bedenimin
ayrılmaz bir parçası olan şiirlerimi ve yazılarımı üretiyorum ve hepsini bir bütün olarak
yaşıyor ve filizlendiriyorum. Bunların tümü benim için, bu hayat denilen haşin yolun elzem
tutkuları. Yazıyorum, çiziyorum, boyuyorum ve yaşıyorum.

 

EDEBİYAT +:  Şiir Üzerine Resim

 

Hüseyin Babacan, Kırmızı Kuşak, 2020, Astarlı Kağıt Üzerine Yağlı Boya, 35×25 cm