Tanırım gök yankısını
Loşlukta otururken dalgın
Belirir yeni bir ışıkta dünya
Parmaklarının mahcup kıvrımlarında

Harflerimin sesi kısılır
Yapraklar yavaşça iner
Gök yokuştan aşağı
Bir yağmur başlar
Gecede, geceden habersiz

Yakarış için açtığım ellerim
Ürker ışığından ateş böceğinin
Buluşuruz ıssızlıkta
Fundalığın uğultusu örter üstümüzü

Yıldızlar gözlerini kapar
Kalbim kapısını açar
Aralıktır ruhlarımız
Mor bir ceylan görürüm uzakta
Yitiririm kendimi sende

Hatıralar üşüşür beyazlığında
Penceremden bakarım gözlerine
Su izi sinmiştir bakışlarıma
Ne yapsamda silsem
Ne yapsamda silsem
Ebruli desenleri defterimden

Kendimden kaçamam bilirim
Yıkar görkemli bir ağacı
En derindeki fırtına

Bir yokuştur yürüdüğüm
Hep (su) yüzüne vardığım
Yağmurdur ebruli
Bulurum kendimi sende
Yitirirken

Bunları da Sevebilirsiniz

The soft wind comes sweet in the night on the mountain. Invisible except for the sound it makes in the big poplars outside and the feel on his naked, single body, which breathes quietly a little before dawn, eyes open and in love with the table and chair in the transparent dark and stars in …

Share

“Erkekler, kadınlar nehre iner hep beraber çıplak yıkanırlar. Birbirinden kaçmazlar. Bununla beraber asla zina etmezler. Aralarından zina eden birini, kim olursa olsun, dört kazık çakıp kollarından ve bacaklarından bu kazıklara bağlarlar. Balta ile onu baştan ayağa ikiye bölerler. Kadın için de aynı cezayı verirler. Bundan sonra zina eden kadın ve erkeğin parçalarından her birini bir …

Share
Önceki / Previous Son Kare
Sonraki / Next Sis