FATOŞ, 18 YAŞINDA, LİSEDEN YENİ MEZUN OLDU, YAKINDA ÜNİVERSİTELİ OLACAK, BURSA’DA YAŞIYOR
“İçinde bulunduğumuz dönemde kendimi her sabah dar bir asansörün içinde uyanmış gibi hissediyorum ne yazık ki. Her an her tehlikeyi yaşayacakmışız gibi…. Ama sorarsan “umutlu musun?” diye, tabii ki “umutluyum,” derdim. Çünkü artık tanımadığımız bir nesle bağımlı değilim, sadece yolcu değiliz, dümene de geçtik. Benim gibi düşünen birçok bireyle birlikte kendi geleceğimizi kuracağız, nasıl umut olmasın!”
“Daha yeni üniversite sınavına girdim, gelecek dört yılımın İstanbul’da geçmesi neredeyse kesin. Yeni bir hayata başlamak üzere olmak tabii ki muhteşem bir heyecan. Emek verdiğim yıllardan sonra –tam olarak olmasa da- emeğimin karşılığını almak tahmin edilemeyecek kadar güzel bir his. Bana göre başka bir şehre yalnız başına taşınmak cesaret isteyen ve bizim yaşımızdaki bireylerin en azından denemesi gereken bir olay.”
“Gençlik kavramının bu ülkede bütün sihrini, anlamını yitirdiğini düşünüyorum. Hatta ben ne yazık ki artık genç diye bir statü kaldığını düşünmüyorum. Bizden önceki dönemlerde de her zaman ekonomik sorunlar vardı fakat bu sorunlar o dönemin gençlerini bizim kadar etkilemiyordu. Bu sebepten dolayı günümüz gençlerinin tam manasıyla genç olduğunu düşünmüyorum. Kendilerini genç hissedemiyorlar; gençlik daha çok düşüncede olması gereken bir şey, gençliği biyolojik yaşta aramak anlamsız. Gelecekte bu paslı ve üzerimize kaynamış olan zinciri kıracağımızı düşünüyorum. En azından öyle umuyorum. Bizi bekleyen geleceği bizden başkası inşa edemez ve yaşamak istediğimiz geleceği bizden sonraki nesillere de sağlıklı bir biçimde aktarabilmek için çalışmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu görevi devraldığımız için çok mutluyum. Bu bence bizim neslimize yüklenmesi gereken bir sorumluluktu. Yaşadığımız toplumun bazı konularda hala zamanın gerisinde olmasını zaten kabullendik, ama onları güncele çekmeye çalıştığımızda, onlara yaşadıkları zamanı göstermeye çalıştığımızda aldığımız tepkileri hak etmediğimizi düşünüyorum. Tamamen güncel bir toplum kurmak muhtemelen neslimizin gerçek olmasını istediği en büyük hayal.”
“Neslimiz bildiğimiz kapsamlı edebiyattan, edebi eserlerden ziyade hızlı tüketilebilir şeylere yöneliyorlar. Şöyle bir risk var ki bizim kuşağımız yapışkan bir kağıda benziyor, her an başka bir şeyi üzerine alabilir. Bu yüzden bence sadece edebiyat değil birçok konuda hızlı tüketip bitirme ve yenisine geçme durumumuz var. Aslında bakarsak zamanı iyi kullanmak, akışı devam ettirme gibi bir artısı da var bunun, ama büyük bir eksisi de var: Kalıcılığın yok olmaya yüz tutması, miras bırakamamak, akışın kendisini daha çok önemsiyoruz.”
“Z kuşağının ne yazık ki hala toplumda önemli bir rol oynadığını düşünmüyorum. Bu hep böyle mi gidecek diye sorarsak kendimize yine vereceğimiz cevap “hayır” olacaktır. Döneme göre teknoloji hep vardı, açıkçası yaşadığı dönemin teknolojisine bizden daha fazla hakim olan bir kuşak yok diye düşünüyorum. Bizden önceki kuşaklara göre medyayı daha sağlıklı ve güçlü kullanıyor olmamızı da değişimin önemli bir göstergesi olarak görüyorum.”