Yeni sayımız için değerli yazar Nermin Yıldırım’a ulaştık. Kendisi de bizleri kırmayarak genç edebiyatçılar için sebepleriyle beraber bir okuma listesi hazırladı…
“Şunu başta belirteyim; klasiklerden vermeyeceğim örneklerimi. Onları zaten biliyordur genç yazar arkadaşlarım. Yazacaklarımı da biliyordur ama… Henüz okumamış olma ihtimallerini saklı tuttuğum çağdaş eserlerden örnekler vermek istedim. “
1. Kerem Eksen / Ölümden Uzak Bir Yer
“İlk defa bu yaz okuduğum bir yazar. Dilini, yazdığı konuyla kurduğu mesafeyi çok ustalıklı buldum. Finale bağlanışla ilgili ufak eleştirilerim de var ama sanat biraz da boşluk ve özgün kusurlardan doğar. Bunlar da doğru biçimde yapıldığında sanatçının imzasına dahildir. Ben diğer eserlerini de merak ediyorum. Bu okuduğum ilk eserini genç yazar arkadaşlarıma öneririm.”
2. Başar Başarır / Dolunay İki Gece Sürer
“Dilini, ironisini ve perspektifini çok sevdiğim çağdaşım bir yazar. Bilhassa incelikli ve zengin diyalog yazımı genç yazarlara ilham verir diye umuyorum. Bu romanda pek çok konuyu derinlikli işliyor ama ben özellikle imkansız baba ilişkisini sevdim. Yazarın tüm eserlerini öneririm.“
3. Vigdis Hjorth / Miras
“Çok hassas bir konuyu müthiş bir soğukkanlılıkla ele alışıyla, köpürtmek yerine ustaca derinleştirmesiyle, hem politik hem edebi anlamda bende hayranlık uyandıran bir roman. Beynelmilel bir travmanın kuzeyli tezahürü. “
4. Muriel Barbery- Kirpinin Zarafeti
“Adı gibi zarif bir roman. Felsefe sevenlerin ayrıca seveceğini düşünüyorum. Bir yanı Fransız inceliği, bir yanı Uzakdoğu minimalizmi, bir yanı yaş, sınıf ve coğrafya gözetmeksizin kaskatı bir dünya içindeki insanın anlam arayışı, varolma çabası. Büyük şeyleri küçük küçük anlatmaya, tebessüm ettirirken acıtmaya harika bir örnek.”
5. Hakan Bıçakçı / Silinmiş Sahneler
“Yine çağdaşım bir yazar. Tüm eserlerindeki tekinsiz havayı seviyorum. Bu romanında da olduğu gibi kişisel olanın zaten politik olduğu bilinciyle, siyaset yapmayan ama politik olan metinlerinin, edebiyatın ideolojisi noktasında güzel bir örnek teşkil ettiğini düşünüyorum. Bu roman bir sansürcüyü anlatıyor mesela. Bir roman insanın nasıl içine bakmalıysa öyle bakıyor. Ama bir insanın içinden fazla bir resim çıkarıyor ortaya. Bir zamanın, toplumun resmi. Tam da olması gerektiği gibi.”