TÜRKÇE

Penceremden baktığımda güvercinler uyanıyor

Ve ben, tentede bedenimin çukurunu hayal ediyorum

Adımımı atıyorum ve gözlerimi kapatıyorum ki

Korkuyorum…

Ya olmazsa,

Hayatım boyunca o çukuru görecek olursam diye.

Kıvılcım içeride

Ama yeterli zamanı yok,

Nefret ediyor kırmızılardan ve kapsüllerden.

Ama mecburum

Vadim Kiselev dinliyorum ve soruyorum

Ya tam tersi olsaydı ve ben tutunmasaydım,

Tüm çıplaklığımla atlasaydım dipten

Her şey nasıl olurdu?

Yavaş geliyor hepsi ve daha da yavaşlıyorum ben

Nihayetinde varacağımız yer aynı

Sonrasını düşünmeliyim ve öncesini

Vaktim yok.

Raylarımı birbirine bağlıyorum

Tüm binalarımı da

Kimisi kiremit çatılı

Kimisi kerpiç

Kimisi beton, Akdeniz.

Yanıyorum ve nefesimi yutuyor alevler

‘’ingirumimusnocteetconsumimurigni’’

Ve ayna kırılacak

Hesap soracak, ödüm kopuyor

Çünkü söyleyecek bir şeyim yok.

Kelimeler yetersiz geliyor,

Yan yana gelince anlamlarını kaybediyorlar.

Çaresiz hissediyorum.

Beylik sözler geçiyor aklımdan, mantralar, dizeler

‘’Hüzünlüdür bu akşamüstüler daima.’’

Halbuki gece olacak neredeyse.

Mevsimim mavi, sarı, turuncu

Halbuki kış gelecek neredeyse.

Hala Vadim Kiselev…

‘’Bir Kedi, Bir Adam, Bir Ölüm’’

Kalemim ve saat…

ENGLISH

Pigeons wake up when I look out my window

And I imagine the hole my body would make on the tent

I take a step forward and close my eyes

I am scared…

What if it doesn’t happen,

Will I be imagining that cavity for the rest of my life.

The spark is inside

But she doesn’t have enough time,

She hates anything in red capsules.

But I have to

I listen to Vadim Kiselev and ask

What if it was the other way around and I didn’t hold on,

If I jumped with all my nakedness from the bottom

How would everything be?

It’s all coming on slow and I’m getting slower

Our destination is the same

I have to think about before and after.

There is no time for me.

I tie my rails together

all my buildings too

some with tiled roofs

Some are cobble

Some are concrete, Mediterranean.

I’m burning and the flames are swallowing my breath

”ingirumimusnocteetconsumimurigni”

And the mirror will crack

They will hold me responsible, I’m scared

Because I have nothing to say.

Words seem insufficient,

When they come after another, they lose meaning.

I feel helpless.

Big words run through my mind, mantras, verses

“These afternoons are forever sad.”

Though it’s almost night.

My season is blue, yellow, orange

Though winter is almost here.

Still Vadim Kiselev…

“A Cat, a Man, a Death”

My pen and the clock…

Bunları da Sevebilirsiniz

Kaynak: Koha.net Dünya edebiyatı (weltliteratur) kavramı birçok araştırmacı, eleştirmen, profesör ve yazarın ilgisini çekmiştir. Bu atamaya sahip kurslar ve bölümler dünya çapındaki üniversitelerde oluşturulmuştur. Edebiyat araştırmalarında bu konuyu araştıran yöntemler geliştirilmiştir. Büyük yazarlar, onu açıklığa kavuşturmak ve ileriye taşımak için bu terime geri döndüler. Bunlardan biri, zamanımızın en büyüklerinden biri, Ölümsüzlük adlı romanında canlandırdığı ve …

Share

bir ormana büyütüyorum gözlerimi göğsümü bir ormana. bunca kapandıkları yeter bunca ağırlığa tövbe artık. kabulleniş bir çeşit direniş bugünlerde. sessiz sedasız bir çeşit başkaldırı. zulmün duvarları yokluyor kendini temelden çatıya. bunca ses yeter bir sussanız artık. yerine oturtmayacak söz manayı eksiltir. bunca kalabalık yeter tekilliğe çoğalıyorum. çünkü yalnızken de insan büyük bir savaştadır. artık tarih …

Share
Önceki / Previous Bir Linçin Anatomisi / The Anatomy of a Lynching
Sonraki / Next Temsilci Yazar Adem Öner'den yeni bir şiir: Üzgünüm Yitirmek Benimdi Artık Ülkemin