Okula gitmeden önce annemin dolabının kapısındaki aynanın karşısında kendime bakıyorum. Annem de birkaç adım arkamda durmuş aynanın içinden bana bakıyor, saçımdaki tel tokayı düzelten parmağıma, sonra formamın eteğini belimde katlayarak kısaltışıma, bacaklarıma ve kalçalarıma.
İnsan neden annesinin bakışından korkar, bilmiyorum, ama sırtım ürperiyor. Anne, beni bakılabilir bir şey yapan sensin, gözüme fer veren ve göbek bağımı dünyaya gömen, ama şimdi, şimdi neden?
Aynadaki yüzüm soluyor, yeni yetme bir liselinin kendi sınırlarını bulmaya çalışan, çocukluk yuvarlaklığı henüz kaybolmamış yüzü bu. Arkamda, bana bakan annemin yüzü de solgun, ama farklı bir şekilde. Onun yanaklarına yavaş yavaş yaşlılığın renksizliği yerleşiyor, şakaklarına kırlar düşüyor ve teni benimki gibi sıkı değil. Annem tükenmiş ve tükeniyor, bense taptazeyim ve filizleniyorum.
Annemin bakışı üzerimde kayıyor. Sanki iç organlarıma kadar görüyor beni. Korku ellerimi terletince yutkunarak geri çekiliyorum. Annem aynanın karşısına, az önce durmakta olduğum aynı noktaya geçiyor. Makyaj yaparken birkaç saniyeliğine izliyorum onu, onun bana yaptığı gibi. Önce yanaklarına dokunuyor, biraz pembelik için parmaklarının arasında kayan fırça sanki benim yanaklarımdaki pembeliği emiyor. Hiçbir şey söylemeden, daha fazla düşünmeden odadan çıkıp okul servisine koşuyorum. O benim annem, o annemin aynası ve ben sadece saçma bir his yaşadım, bir anlık bir şeydi, geçti.
Ertesi sabah aynanın karşısında, dolabın kapağının önündeki aynı yerimde gömleğimi eteğimin içine sokarken annemin bakışlarını yine üzerimde duyuyorum. Bu kez açıkça ve uzun uzadıya bedenime bakıyor, ölçüp biçercesine, saklamaya gerek duymadan ve gıptayla. Korkudan yerime mıhlanıyorum. Kendi annemin bana bakışı neden tekinsiz hissettiriyor? Aynanın içinden bakışına karşılık veriyorum. Annem hüzünle gülümsüyor. Gülüşü yüzünü, sonra aynadaki yüzümü lekeliyor. Yüzüne biriken yıllar üzerime yağıyor. O zaman anlıyorum, annem ben olmak istiyor. Kaybettiği bütün yılları, fırsatları ve gençliği
bedenimde yaşamak ve yeniden büyümek istiyor. Kimse annemi büyütmedi, daha çocukken evlenip doğurdu beni ve hiçbir zaman bir aynada kendini benim yaptığım gibi izlemedi. Şimdi bana bakarken, bunu bütün varlığıyla arzuluyor.
Karşısında yaşlanıyorum, onun yoksunluğunu kavramak içimde bir şeyleri kırıyor ve korkum yok oluyor. Annemin aynası önünde, annemin gerçekten hiç dokunulmamış ve bakılmamış bedenine karşı kendi bedenimin körpeliğiyle dönüyorum. Bu kez ona doğrudan bakıyorum, aynanın içinden değil. Ve gülümsüyorum, kendimi gözlerinden geri almak için.
Korku ve arzu anneme kalıyor, çocukluk sonrasının yalnızlığıysa bana. Bir daha asla, onun
aynasına bakmayacağım, biliyorum.