Yeni sayımız için değerli yazar Şükran Yiğit‘e ulaştık. Kendisi de bizleri kırmayarak genç edebiyatçılar için sebepleriyle beraber bir okuma listesi hazırladı…

 

1. Bezik Oynayan Kadınlar-Edip Cansever

“Şiiriyle, hikayesiyle, duygusuyla, düşüncesiyle… kısacası her şeyiyle kendi başına bir edebi tür olduğunu düşünürüm bu kitabın. Ve sonuç olarak bazı kitaplar bize sadece anlattıklarını anlatmaz, çünkü onları okuduktan sonra, artık hep o zamanki kendimizle ve sonra ondan yarattıklarımızı taşıyarak yürürüz bu dünyada. İşte o kitaplardandır “Bezik Oynayan Kadınlar” benim için.”

 

 2. Tutunamayanlar ve Tehlikeli Oyunlar-Oğuz Atay

“Hayatımda belki de en önemli yeri olan yazar Oğuz Atay. Bana yazdıklarının ritmi, ironisi ve kahramanlarıyla en çok yazma arzusunu Oğuz Atay verdi. O “duygulu akıl’ın” mucidini, kahramanlarına gösterdiği şefkati hep çok sevdim.”

3.  İskenderiye Dörtlüsü-Lawrence Durrell

“Durrell insanları, çölü, denizi, şehri, şiiri öyle bir anlatır ki, siz bunları okuyunca, dünyayı ve eşyayı tanımlarken kullandığınız sözcüklerin sıradanlığı ile irkilirsiniz. Hayatımın en zengin edebi deneyimlerinden birisidir bu dörtlü, ancak hala metnin anlayamadığım, yorumlayamadığım, farkına varamadığım noktaları olduğunu düşünürüm.”

4. Winnie-the-Pooh-A.A. Milne

“Elbette bütün meşhur kitaplar gibi Pooh da “aşırı yorum” çabalarına maruz kalmıştır. Karakterleri Hristiyanlar ayrı, Taocular ayrı sosyalistler ayrı sahiplenmiş ya da eleştirmişlerdir. Bütün bunlar aslında bu naif metnin ne kadar zengin olduğunu gösterir. Beni çeken şey ise bu basitliğin şiirsel etkisidir.”

 

5. Beni Asla Bırakma-Kazuo Ishiguro

“Otoriter ya da hiyerarşik yapılarda “normalin” nasıl yeniden üretilip, beslenip, sürdürülebildiğine bir cevap olarak yorumladığım bu kitap üzerimdeki etkisini yıllardır kaybetmedi. İki yüzlü bir uygarlığın, razı ederek yok etmenin ve her şeye rağmen arkadaşlığın romanı.”

Bunları da Sevebilirsiniz

Yakıcı güneşe aldırmadan camın önünde oturuyordu, her zaman olduğu gibi. Saatler mi geçirmişti burada? Aylar mı yoksa yüzyıllar mı? Sarınmıştı yine kendi gibi yıpranmış, virane olan çivit mavisi hırkasına. Saçları sımsıkı toplu, gözleri ise biraz daha karanlıklara gömülüydü. Gençti anılar onu mahkum ettiğinde. İçinde vardı o zamanlar heyecan, mutluluk belki biraz da tutku. Artık ne …

Share

Kaynak: Uğur Yılmaz, on5yirmi5.com Abdullah Güner’in röportajı “Türkiye’de Dergiciliğin Sorunları”nı konuşmaya bugün SabitFikir Dergisi ile devam ediyoruz. SabitFikir Dergisi, 2009 yılında internette, 2011 yılında da basılı olara…   “Türkiye’de Dergiciliğin Sorunları”nı konuşmaya bugün SabitFikir Dergisi ile devam ediyoruz. SabitFikir Dergisi, 2009 yılında internette, 2011 yılında da basılı olarak yayına başladı. Edebiyatın yanı sıra güncel konulara da eğilen dergi, diğer …

Share
Önceki / Previous İlkyaz Issue #33 Is Out!
Sonraki / Next İlkyaz'ın 33.Sayısı Yayında!