Pazartesi, Aralık 2 2024

Kalemdaş

İlkyaz olarak, kapasitemiz gereği her ay çevirileriyle üç ana esere yer verebiliyoruz. Yapılan oylamalar sonucunda ilk üç içerisinde yer bulamayan fakat yayımlanmıyor olmasının hem yazara hem de okura haksızlık olduğunu düşündüğümüz nitelikli eserler için de özgül bir alan açmayı ihtiyaç gördük. Okurla buluşmayı sonuna dek hak eden çalışmaları çevirisiz paylaşacağımız bu müstesna köşeye “Kalemdaş” ismini verdik.

Bu mevsimde, Çeperlerimi döven rüzgarlar, Şehvetin kör gözüne hakikat misali bakıyor. Dirençli kuşkular, düşünceler ıstılahının silüeti. İnsanlığın ahkamlı ihtirasları hırpani yokuşları aşıyor.   Bu mevsimde, Bir varmış bir yokmuşluğa aldanmak şebabet. Gücün ahlaksızlığı bekliyor,sadaket gerektirmeyen buyurganlığı. Ilıman havalarda istilacı barbarlar cehdtten utanıyor. Kendini ikmal ediyor, çıra gibi yanan umutlar.   Bu mevsimde, Üşengeç denilecek Ağustos …

  Güzel mevsim ilkbahar Aylardan mayıs, mayıs demek yaz kokusu Sokaklardan yükselen isimsiz sanatçılara eşlik eden yaz korosu Yeşilin en güzel hali İlkbaharın vedası Yazın gelişi   Eğlence sektörünü sokaklara taşıyanların kyk yurtlarından sokaklara döküldüğü ilk aydır mayıs. Mavişim mavilendim şarkısını sokak korosuyla söylendiği zamanları hatırla, Gecenin köftecide bittiği Akşam sefasının hangi bahçeden koktuğunu anlamadığın …

Yolda yürüyen küt kesimli sarı saçlı kadın aniden durdu. Ana caddeye açılan ara sokakların birinde hırlama sesi duyduğuna emindi. Bu uzun uzun hırlama sesi tek bir şeyin delaleti olabilirdi. Neyin işareti olduğunu o çok iyi biliyordu, bu yüzden elindeki uzun namlulu tüfeğini sırtındaki kılıfından çıkardı. Sadağından bir ok seçen okçu gibi doğal ve ustaca bir …

  Ben Eugénie Grandet. Namıdiğer Mösyö Grandet’in kızı. Babamın kendine has gaddarlığını, kurnazlığını, benim ve annemin hayatına çizdiği keskin sınırı bilmeyen yok. En azından bizim burada, Saumur*’da babam huyu suyuyla büyük bir üne sahip. Bu ünden haberiniz olmayabilir, duymamış olabilirsiniz. Ama hiç üzülmeyin, öğrenmek için bir kaynağınız mevcut. Balzac isminde biri büyük bir ustalıkla babamı, …

      Bütün bir çölüne ne diye düşürdüğüm renkli cin kederlerim, Sende hep bir tam gökkuşağı gibi duruyor. Bu mağaradan çıkıp şuna sonra diğerine belki berikine, Yolumu buradan uzağa getiren keşiş, Nerede durmak isterim diye sormadı hiç.   İnce ve umursamaz sabırlı bileklerime,  Keder püsür içinde kanımı kaynatan miras, İstemiyorum. … Yetecek canıma elini …

Genç adam uzun süredir seyre daldığı karanlık sulardan bir başka uçsuz bucaksız derya olan gökyüzüne çevirdi bakışlarını. Bulutlar arasından tek tük ışık noktacıkları halinde görünen yıldızları seyre daldı. Bu kadar yakın görünen yıldızlar nasıl olurdu da ulaşılamayacak kadar uzak olurdu? Halbuki çocukken o,  ulaşılamayan gökyüzünün tek sorumlusunu  yer çekimi sanmıştı hep. Saçlarını ve yüzünü yalayıp …

Okula gitmeden önce annemin dolabının kapısındaki aynanın karşısında kendime bakıyorum. Annem de birkaç adım arkamda durmuş aynanın içinden bana bakıyor, saçımdaki tel tokayı düzelten parmağıma, sonra formamın eteğini belimde katlayarak kısaltışıma, bacaklarıma ve kalçalarıma. İnsan neden annesinin bakışından korkar, bilmiyorum, ama sırtım ürperiyor. Anne, beni bakılabilir bir şey yapan sensin, gözüme fer veren ve göbek …

Gecenin bir vakti açıldı gözleri ve dikildi yukarı doğru, tavana, karanlığa  hiçbir şey yoktu karanlıkta ya da karanlık bir şeydi, o şey, hiçbir şey   gençleşmiş sakalıyla oynadıktan sonra kapattı gözlerini   ve en güzel kızı hayal etti, çok güzel bir kız, gerçek olamayacak kadar güzel;  şafağın bir vakti açıldı gözleri ve dikildi yana doğru, yastığa, boşluğa  …

Babamın her gece uyumadan önce yatağında uzanıp düşlediği en büyük hayal, kendisine ait bir arabaydı. Bu pek dillendirmediği hayal, belki onun çocukluk hayaliydi belki de gençlik hevesi… Yıllar boyunca çalışıp didinip para kazansa da ev geçindirme mücadelesinden başını hiç kaldıramadığından elinde avucunda araba alabilecek imkan da olmadı. Bu, gözlerinde hep parıl parıl parlayan bir hayal …

MENU

Back